Günümüzde iş dünyası birçok nesilden çalışanın bir arada bulunduğu oldukça karmaşık bir yapıya sahip. Belki geçmişte farklı yaş gruplarının bir arada bulunması çok kritik bir önem teşkil etmiyordu, çünkü nesiller arasında büyük anlayış farklılıkları, davranış özellikleri bulunmuyordu. Ancak bugün her bir nesil bambaşka bir anlayış ile iş dünyasında yerini alıyor. Haliyle de aralarındaki yaş farkının dışında dünyaya bakış farkı nedeniyle yöneticilere büyük görevler düşüyor.
İş dünyasında liderlik yalnızca kriz anlarında ya da önemli karar aşamalarında kendini göstermez. Bunlara ek olarak çalışan memnuniyeti, kurum kültürü inşası, çalışma ortamında ekip ruhunun sağlanması da liderlerin görevleri arasında. Nesiller arası çalışma da bu bakımdan liderlerin önemle eğilmesi gereken konulardan biri.
Daktilodan Yapay Zekaya Uzanan Nesiller
Önce bahsettiğimiz nesilleri yakından tanımakta fayda var. Bölgelere, ülkelere ve toplumlara göre çeşitli farklılıkları olsa da evrensel açıdan nesiller için belli isimlendirmeler ve tanımlar yapılıyor. Örneğin bugün orta yaş grubunda yer alan baby boomers; kuralcı, sadık, rekabetçi ve çalışkan olmalarıyla bilinir. İlham verme ve sonraki nesilleri eğitme özellikleri öne çıkar. Sonraki nesil olan X kuşağı ise önceki nesle göre daha esnek ve yenilikçi olmakla birlikte bağımsızlık ve çalışkanlıklarıyla bilinirler.
Bu iki neslin arkasından gelen Y kuşağı, bugün iş dünyasının önemli bir kısmını oluşturuyor. Teknolojik değişim ile birlikte büyüyen bu nesilde farklı bir etki bırakmak ve anlam aramak önemliyken rahat çalışma ortamına önem verirler. Otoriteyle ilişkileri önceki nesiller kadar uyumlu olmayabilir. İş dünyasına son dönemde katılmaya başlayan Z kuşağı ise özgün, şeffaf, esnek bir iş ortamına ve net talimatlara önem veren kuşak olarak tanımlanıyor.
Kısacası bugün iş dünyasında yer alan dört nesil arasında benzerliklerden çok farklılıklar öne çıkıyor. Haliyle bu durum da birlikte çalışma kültüründe zaman zaman sorunlar yaşanmasına, taleplerin ve beklentilerin uyuşamamasına yol açabiliyor. Örneğin Y ve özellikle Z kuşaklarının iletişim biçimi ve kullandığı dil, diğer nesillerde yeterli karşılık bulamadığı için iş yerinde iletişim problemleri görülmesi muhtemel. Aynı şekilde genç kuşaklar teknolojiye hakimiyet konusunda diğer nesillere göre birkaç adım önde. Bu da yeni ürün ve teknolojilere adapte olması gereken diğer çalışanlar açısından bir dezavantaj.
Ek olarak nesillerin iş yapış biçimleri ve ofisle olan bağları da farklı. Yeni nesiller esnek çalışma saatleri, uzaktan çalışma ortamı, eğlenceli bir ofis gibi taleplere sahipken diğer nesiller arasında geriye gittikçe ofise olan bağlılık, çalışma saatlerindeki disiplin artıyor. Yani kimi nesiller için işe başlamada en doğru kabul edilen saatler, diğer nesiller için en az tercih edilen saatler olabiliyor.
İşte, bu tip nedenlerle nesiller arası çalışmayı yönetmek için liderlere önemli görevler düşüyor. Çünkü liderlerin bu süreci doğru yönetmesinin yani nesiller arası liderliğin avantajları oldukça fazla. Örneğin farklı nesillerin bir arada çalışması, problemler karşısında farklı deneyim ve bakış açılarının çözüm için değerlendirilmesini sağlar. Böylece ekiplerin karar alma yetenekleri güçlenir.
Ayrıca farklı nesillerin sahip olduğu yetenek ve yetkinlikler, kurumlar arası rekabette şirketin elini fazlasıyla güçlendirir. Her nesil sahip olduğu yetenek ile başarıya katkı sağlar. Peki, nesiller arası liderlik nasıl en doğru şekilde uygulanabilir?
Nesiller Arası Liderlik İçin Yapılması Gerekenler
Bir liderin yapması gereken ilk şey tüm ekibini çok iyi tanımaktır. Nesillere göre baskın özellikler, yetkinlikler, kişisel yetenekler, güçlü ve güçlendirilmesi gereken noktalar konusuna liderin hakim olması şart. Böylece ekipteki her bir üye için geliştirilmesi gereken noktalarda ilgili eğitimlerin verilmesi, konuya hakim personelin diğer nesillere rehberlik etmesine imkan tanınması, nesiller arasında mentorluk ilişkisinin kurulmasının teşvik edilmesi sayesinde kurumun zayıf noktaları güçlendirilir ve ekip ruhu inşa edilir.
Nesiller arasındaki iş birliğini ve etkileşimi artırmak için de ortak çalışma fırsatları mutlaka oluşturulmalı. Projelerde karma ekipler organize edilerek iş birliği ortamı hazırlanabilir, nesillerin birbirlerini daha iyi tanıyıp empati kurması sağlanabilir, beklentiler ve roller net bir şekilde tanımlanarak sağlıklı bir çalışma ortamı oluşturulabilir. Çalışan katılımı arttıkça ve projeye ve şirkete olan bağlılık da artacak, daha verimli bir iş ortamı elde edilecektir.
Bunlara ek olarak farklı nesillerin farklı çalışma düzeni taleplerini dikkate almak da şart. Günümüzde çalışan nüfusun en önemli talepleri arasında esnek ve uzaktan çalışma imkanının yer aldığını gösteren birçok araştırma mevcut. Bu nedenle işleyişi aksatmayacak şekilde bu imkan sunulabilir, gerekirse hibrit sistemle nesillerin beklentileri için ortak bir nokta sunulabilir.
Teşvikler, ödüller, izinler, çocuk bakımı ve sağlık destekleri gibi yan haklar da nesiller arasında farklı anlamlar ifade ettiği için yan hak çeşitliliği ile çalışanlara seçenekler sunulabilir. Böylece farklı nesiller kendi ihtiyaçlarına ve beklentilerine uygun yan hakları tercih edebilir.
Tüm bu uygulamalar ve daha fazlası ile nesillerin birbirlerini tanıyıp anlaması, tüm ekip içinde saygılı ve özverili bir ortamın oluşturulması, farklı yeteneklerin ortak havuzda buluşturulması sayesinde kurumsal başarıya giden yolda daha güçlü adımlar atmak mümkün olur. Liderlerin becerilerini göstereceği en önemli noktalardan biri de kanaatimce budur.