Well Being Mimari ile İnsanı Merkeze Almak
Şehirleşme arttıkça insanlığın yaşam biçimi de değişiyor. Belki bir klişe gibi görünebilir, ama artık günümüzüm büyük bir kısmını kapalı alanlarda geçiriyoruz. Doğadan uzakta ve beton yapıların içinde zaman geçiriyor, asıl ihtiyaçlarımızdan uzaklaşıyoruz. Bu da hem fiziksel hem de zihinsel sorunları beraberinde getiriyor, sağlık ve mutluluğu elimizden alabiliyor. Son yıllarda popülaritesi artan well being kavramı da bu kopuşa dur demek ve yeni bir yaşam alanı anlayışını mümkün kılmak için hızla yaygınlaşıyor.
Well being kavramı; zihinsel, fiziksel ve ruhsal bakımdan dengeli olmayı, iyi olma halini ifade ediyor. Türkçede en yalın haliyle de esenlik anlamına geliyor. Bunun mimarideki yansıması ise yalnızca mekanı verimli kullanmak ya da estetiğe önem vermek değil, çok daha bütünsel bir açıdan ele almayı gerektiriyor. İnsan merkezli tasarımı ortaya koyan well being mimari, çağımızın en büyük problemlerinden stres ve mutsuzluğun kaynaklarından biri olan yaşam biçimimize odaklanıyor. Geceyi bir kenara bırakırsak gündüzün bile neredeyse tamamını kapalı alanlarda geçirdiğimiz düşünülürse mimarinin aslında hayatımızdaki önemi daha iyi anlaşılabilir. Well being mimari de buradan yola çıkarak yeni bir anlayış getiriyor.
İç mekanlarda çoğu zaman hava kalitesi, ses, ışık gibi unsurlar ikinci planda kalır. Aynı şekilde fiziksel aktivite de en düşük seviyede olacak şekilde tasarımlar yapılır. Oysa well being mimarinin de işaret ettiği gibi kaliteli hava, yeterli gün ışığı, düzenli fiziksel aktivite olmazsa beden ve ruh sağlığını korumak zorlaşır. 2000’li yılların ilk yarısında ABD’de farklı alanlardaki uzmanların bir araya gelerek oluşturduğu ve 2014 yılında duyurulan WELL Building Standard yani WELL Bina Standardı, yapıların kullanıcıların fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığını koruma amacıyla belirlenen çeşitli kriterlerden oluşuyor.
Belirlenen kriterlere uyan yapılara verilen WELL sertifikası ile bu yapıların; tasarım, inşaat ve işletme açısından insan sağlığını korumaya ve genel iyi olma haline katkı sağladığı kabul ediliyor. Peki, WELL Bina Standardı kriterleri neler?
Kişilerin aktiviteleri, beslenme alışkanlıkları, uyku düzenleri, performansları, ruhsal durumları ve daha fazlası göz önünde bulundurularak tasarlanan well being mimari standartları, 7 temel kategori ve 105 ölçütten oluşur. İlk kriter ise hava yani binada sağlıklı ortam havası sağlanması. İç mekanın hava kirliliğine yol açabilecek tüm kirleticilerden arındırılması ve hava kalitesinin en üst seviyede olmasını zorunlu kılar. Fiziksel ve ruhsal sağlık üzerinde hava kalitesinin etkisi düşünülünce bu kriterin değeri daha iyi anlaşılabilir.
Bir sonraki kategori olan su, binada doğru filtreleme teknikleri ile sağlıklı su bulunmasını zorunlu kılar. Böylece bina kullanıcılarının temiz ve güvenli içme suyuna ulaşmaları sağlanır. Bir diğer kriter ise aydınlatma ile ilgilidir. Vücudun metabolik döngüsü göz önünde bulundurularak doğru aydınlatma ile hem verimliliğin hem de uyku kalitesinin artırılması hedeflenir. Fitness yani spor ve aktivite kategorisi de aktif yaşamı ve fiziksel aktiviteyi günlük yaşamın bir parçası yapabilmek için uygun alanlar oluşturmayı ifade eder.
Özellikle ofislerde büyük önem taşıyan konfor, beslenme ve zihin sağlığı kategorileri de insanı merkeze alarak yaşam kalitesini artırmaya odaklanır. Dikkat dağıtıcı unsurların ortadan kaldırılması, keyif ve konfor artırıcı alanlar bulunması, sağlıklı beslenme alışkanlığını teşvik edecek mekanlarla ürünlere yer verilmesi, bu üç kategorinin ele aldığı konulardır.
Ofislerde ve yaşam alanlarında daha fazla gün ışığı ve doğal ortam, aktif açık alanlar, fiziksel aktivite mekanları, sağlıklı beslenme fırsatları, temiz hava ve su sağlanması gibi kriterler, WELL Yapı Standardı ile temel değerler arasına giriyor. Böylece şehirleşmenin ve yoğun temponun getirdiği kaos, huzursuzluk, stres, kirli hava gibi yaşam kalitesini ve bütünlüğünü riske atan unsurlara karşı merkeze insan ve insanın iyi olma hali taşınıyor.
Kısacası well being mimari örnekleri ile ideal yaşam şartlarını sunacak yapılara ağırlık verilerek esenliğin tüm insanlığı sarması hedefleniyor. Biz de Ege Yapı projelerinde insanı merkeze alan, doğa ile iç içe, şehrin içindeyken bile kaostan uzak yaşam alanları sunarak insanı ve iyi olma halini merkeze alıyoruz.
Well being kavramı; zihinsel, fiziksel ve ruhsal bakımdan dengeli olmayı, iyi olma halini ifade ediyor. Türkçede en yalın haliyle de esenlik anlamına geliyor. Bunun mimarideki yansıması ise yalnızca mekanı verimli kullanmak ya da estetiğe önem vermek değil, çok daha bütünsel bir açıdan ele almayı gerektiriyor. İnsan merkezli tasarımı ortaya koyan well being mimari, çağımızın en büyük problemlerinden stres ve mutsuzluğun kaynaklarından biri olan yaşam biçimimize odaklanıyor. Geceyi bir kenara bırakırsak gündüzün bile neredeyse tamamını kapalı alanlarda geçirdiğimiz düşünülürse mimarinin aslında hayatımızdaki önemi daha iyi anlaşılabilir. Well being mimari de buradan yola çıkarak yeni bir anlayış getiriyor.
İç mekanlarda çoğu zaman hava kalitesi, ses, ışık gibi unsurlar ikinci planda kalır. Aynı şekilde fiziksel aktivite de en düşük seviyede olacak şekilde tasarımlar yapılır. Oysa well being mimarinin de işaret ettiği gibi kaliteli hava, yeterli gün ışığı, düzenli fiziksel aktivite olmazsa beden ve ruh sağlığını korumak zorlaşır. 2000’li yılların ilk yarısında ABD’de farklı alanlardaki uzmanların bir araya gelerek oluşturduğu ve 2014 yılında duyurulan WELL Building Standard yani WELL Bina Standardı, yapıların kullanıcıların fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığını koruma amacıyla belirlenen çeşitli kriterlerden oluşuyor.
Belirlenen kriterlere uyan yapılara verilen WELL sertifikası ile bu yapıların; tasarım, inşaat ve işletme açısından insan sağlığını korumaya ve genel iyi olma haline katkı sağladığı kabul ediliyor. Peki, WELL Bina Standardı kriterleri neler?
Her Bir Kriter ile Yaşam Kalitesi Artıyor
Kişilerin aktiviteleri, beslenme alışkanlıkları, uyku düzenleri, performansları, ruhsal durumları ve daha fazlası göz önünde bulundurularak tasarlanan well being mimari standartları, 7 temel kategori ve 105 ölçütten oluşur. İlk kriter ise hava yani binada sağlıklı ortam havası sağlanması. İç mekanın hava kirliliğine yol açabilecek tüm kirleticilerden arındırılması ve hava kalitesinin en üst seviyede olmasını zorunlu kılar. Fiziksel ve ruhsal sağlık üzerinde hava kalitesinin etkisi düşünülünce bu kriterin değeri daha iyi anlaşılabilir.
Bir sonraki kategori olan su, binada doğru filtreleme teknikleri ile sağlıklı su bulunmasını zorunlu kılar. Böylece bina kullanıcılarının temiz ve güvenli içme suyuna ulaşmaları sağlanır. Bir diğer kriter ise aydınlatma ile ilgilidir. Vücudun metabolik döngüsü göz önünde bulundurularak doğru aydınlatma ile hem verimliliğin hem de uyku kalitesinin artırılması hedeflenir. Fitness yani spor ve aktivite kategorisi de aktif yaşamı ve fiziksel aktiviteyi günlük yaşamın bir parçası yapabilmek için uygun alanlar oluşturmayı ifade eder.
Özellikle ofislerde büyük önem taşıyan konfor, beslenme ve zihin sağlığı kategorileri de insanı merkeze alarak yaşam kalitesini artırmaya odaklanır. Dikkat dağıtıcı unsurların ortadan kaldırılması, keyif ve konfor artırıcı alanlar bulunması, sağlıklı beslenme alışkanlığını teşvik edecek mekanlarla ürünlere yer verilmesi, bu üç kategorinin ele aldığı konulardır.
Ofislerde ve yaşam alanlarında daha fazla gün ışığı ve doğal ortam, aktif açık alanlar, fiziksel aktivite mekanları, sağlıklı beslenme fırsatları, temiz hava ve su sağlanması gibi kriterler, WELL Yapı Standardı ile temel değerler arasına giriyor. Böylece şehirleşmenin ve yoğun temponun getirdiği kaos, huzursuzluk, stres, kirli hava gibi yaşam kalitesini ve bütünlüğünü riske atan unsurlara karşı merkeze insan ve insanın iyi olma hali taşınıyor.
Kısacası well being mimari örnekleri ile ideal yaşam şartlarını sunacak yapılara ağırlık verilerek esenliğin tüm insanlığı sarması hedefleniyor. Biz de Ege Yapı projelerinde insanı merkeze alan, doğa ile iç içe, şehrin içindeyken bile kaostan uzak yaşam alanları sunarak insanı ve iyi olma halini merkeze alıyoruz.