Verileri Kullanmanın İlgi Çekici Yolları
Beğendiklerimiz, takip ettiklerimiz, izlediklerimiz ya da izlemediklerimiz… İnternetteki her hareketimiz veri olarak kaydediliyor. Bu veriler de karşımıza öneriler, reklamlar, uygulamalar olarak çıkıyor. En büyük veri toplayıcı da Google. Akla gelebilecek her şeyin ölçümünü yapıyor. Google, şimdi de verileri başka şekillerde kullanmaya karar vermiş.
Alphabet, Google’ın da sahibi olan dev bir şirket. Sidewalk Labs da Alphabet’in alt kuruluşlarından. Sidewalk Labs, Kanada Toronto’ya yakın bir mesafedeki kıyı bölgesini geliştirmeye karar verdi. Birkaç endüstriyel yapıdan oluşan bu bölgeyi, Quayside isimli bir yerleşim alanına dönüştürecek. Peki, bu neden önemli? Önemli, çünkü bu yeni şehir “akıllı” olacak.
Sıfırdan inşa edilecek bu akıllı şehrin her tarafına sensörler yerleştirilecek.
Bu sensörler sayesinde de trafik durumu, hava kalitesi, ses ve yoğunluk seviyeleri, yolculuk rotaları, enerji tüketimi gibi konularda sürekli veri akışı sağlanacak. Ayrıca şehri kameralar da her açıdan daima izleyecek. Bundaki amaç da şehirdeki marketler ya da parklardan insanlar memnun mu, marketi kimler kullanıyor gibi soruları cevaplayabilmek. Yani şehrin durumu ve ihtiyaçları, sürekli incelenip belirlenecek.
Herhangi bir web sitesine üye olunca elde ettiğimiz profiller gibi bu akıllı şehirde yaşayanların da bir profili olacak. Ancak bu sefer oluşturulan profil, kamu hizmetlerine erişimden spor salonuna giriş kadar birçok işlemin yapılmasını sağlayacak. Ayrıca komşulara iletmek istenen mesajlar da bu profil üzerinden aktarılacak. Yollardaki bakım ve onarımlarda anlık bildirimler gönderecek, sürücüsüz araçları yönlendirecek.
İlk bakışta, bilgisayar oyunlarının gerçeğe dönüşmesi gibi görünüyor.
Ancak düşününce verilerin daha somut sonuçlar için kullanılması kaçınılmaz. Zaten istesek de istemesek de tüm hareketlerimiz verilere dönüştürülüp kaydediliyor. Bu nedenle gelecekte verilerin yaşantımızı anlık olarak şekillendirmesi şaşırtıcı olmaz.
Veriler demişken… Bu verilerin depolandıkları merkezler, çok geniş alanlar kapladıkları için uzak bölgelere inşa edilirler. Ancak bazı daha küçük veri merkezleri şehirlerle iç içe kurulabiliyor. Bu veri merkezlerinin en büyük özelliği, çok enerji tüketmeleri. Şehir planlamacıları da bu konuda farklı bir yol izleyip Norveç’in Bergen şehri yakınlarındaki Lyseparken isimli kasabaya, yeni veri merkezini de kapsayan bir “şehir” kurmaya karar verdiler.
Ancak bu şehir diğerlerinden farklı olacak. Çünkü veri merkezleri, şehirdeki işletmelerin ürettiği yenilenebilir enerjiyle çalışacak. Ardından bu enerji kullanılınca ortaya çıkacak enerji, merkez tarafından evleri ısıtmak için geri gönderilecek. Bu da dünyadaki ilk “pozitif enerjili” şehrin Norveç’te kurulacağı anlamına geliyor. Yani veriler bu kez farklı bir amaç için kullanılacak.
Alphabet, Google’ın da sahibi olan dev bir şirket. Sidewalk Labs da Alphabet’in alt kuruluşlarından. Sidewalk Labs, Kanada Toronto’ya yakın bir mesafedeki kıyı bölgesini geliştirmeye karar verdi. Birkaç endüstriyel yapıdan oluşan bu bölgeyi, Quayside isimli bir yerleşim alanına dönüştürecek. Peki, bu neden önemli? Önemli, çünkü bu yeni şehir “akıllı” olacak.
Sıfırdan inşa edilecek bu akıllı şehrin her tarafına sensörler yerleştirilecek.
Bu sensörler sayesinde de trafik durumu, hava kalitesi, ses ve yoğunluk seviyeleri, yolculuk rotaları, enerji tüketimi gibi konularda sürekli veri akışı sağlanacak. Ayrıca şehri kameralar da her açıdan daima izleyecek. Bundaki amaç da şehirdeki marketler ya da parklardan insanlar memnun mu, marketi kimler kullanıyor gibi soruları cevaplayabilmek. Yani şehrin durumu ve ihtiyaçları, sürekli incelenip belirlenecek.
Herhangi bir web sitesine üye olunca elde ettiğimiz profiller gibi bu akıllı şehirde yaşayanların da bir profili olacak. Ancak bu sefer oluşturulan profil, kamu hizmetlerine erişimden spor salonuna giriş kadar birçok işlemin yapılmasını sağlayacak. Ayrıca komşulara iletmek istenen mesajlar da bu profil üzerinden aktarılacak. Yollardaki bakım ve onarımlarda anlık bildirimler gönderecek, sürücüsüz araçları yönlendirecek.
İlk bakışta, bilgisayar oyunlarının gerçeğe dönüşmesi gibi görünüyor.
Ancak düşününce verilerin daha somut sonuçlar için kullanılması kaçınılmaz. Zaten istesek de istemesek de tüm hareketlerimiz verilere dönüştürülüp kaydediliyor. Bu nedenle gelecekte verilerin yaşantımızı anlık olarak şekillendirmesi şaşırtıcı olmaz.
Veriler demişken… Bu verilerin depolandıkları merkezler, çok geniş alanlar kapladıkları için uzak bölgelere inşa edilirler. Ancak bazı daha küçük veri merkezleri şehirlerle iç içe kurulabiliyor. Bu veri merkezlerinin en büyük özelliği, çok enerji tüketmeleri. Şehir planlamacıları da bu konuda farklı bir yol izleyip Norveç’in Bergen şehri yakınlarındaki Lyseparken isimli kasabaya, yeni veri merkezini de kapsayan bir “şehir” kurmaya karar verdiler.
Ancak bu şehir diğerlerinden farklı olacak. Çünkü veri merkezleri, şehirdeki işletmelerin ürettiği yenilenebilir enerjiyle çalışacak. Ardından bu enerji kullanılınca ortaya çıkacak enerji, merkez tarafından evleri ısıtmak için geri gönderilecek. Bu da dünyadaki ilk “pozitif enerjili” şehrin Norveç’te kurulacağı anlamına geliyor. Yani veriler bu kez farklı bir amaç için kullanılacak.