Uzay Araştırmalarında Robotlardan Destek Alabiliriz
Uzay istasyonundan bir mekikle ayrılan robot, Mars’a iniş yaptıktan sonra daha önce kargo gemisi ile gönderilen malzemeleri kullanarak bir üs daha inşa edecek. Bunun için gerekli tüm bilgiler ve talimatlar belleğinde yer aldığı için tekrar komut vermeye de gerek olmayacak. Üs inşa edildikten sonra da Mars’ın yüzeyinden gerekli örnekleri alıp analiz edecek ve sonuçları yörüngedeki istasyona iletecek.
Herhangi bir bilim kurgu filminde görmeye alışık olduğumuz sahnelerden biri gibi geliyor, değil mi? Aslında değil. Çünkü robot teknolojisindeki gelişmeler, yapay zeka, makine öğrenme ve uzay araştırmaları bir araya gelince çok da uzak olmayan bir gelecekte bu sahneyi ve çok daha fazlasını yaşayacağız.
Uzayın keşfi, modern tarih boyunca hep gündemde en üst sıralarda kendine yer buldu. Birçok devlet bu konuda çeşitli çalışmalar yaptı ve uzak gezegenlerin yörüngelerine keşif uçuşları yapabilir, Mars ve Ay gibi gök cisimlerinde insanlı-insansız araştırmalar yapabilir hale geldik. Ancak doğamız gereği daha fazlasını istiyor, ufkumuzun ötesindeki evreni merak ediyoruz. İşte, son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeler de bu uzay araştırmalarında bazı sınırları ortadan kaldırabilir.
NASA bir süredir uzay araştırmalarında robotlardan, hatta insansı robotlardan faydalanıyordu. Uzayın derinlikleri, insan bedeni için tehlikeli olduğu için zor görevlerde kullanılmak adına geliştirilen Valkyrie’nin dışında insanlığın inşa ettiği en pahalı yapı olan Uluslararası Uzay İstasyonu’nda görev alan Robonaut 2 isimli bir robot da bulunuyor. Ancak son dönemde NASA’nın daha gelişmiş bir robot üzerinde çalıştığı biliniyor. Çünkü resmen açıklanmasa da NASA’nın Ay’da ve Mars’ta görev alabilecek robotlara ihtiyaç duyduğu düşünülüyor. Yani insanlık artık gezegenlere kısa süreli ziyaretler yapmak yerine gezegenlerde ve yörüngelerinde daha uzun süre kalıp araştırma yapabilmesini sağlayacak teknolojilere odaklanmış durumda.
Gezegenler arasındaki uzun mesafeler, yerçekimsiz ortam, ekstrem sıcaklık ve soğukluk ile insanları bekleyen diğer riskler düşünülünce uzay araştırmaları için robotlardan faydalanmayı hedeflemek oldukça mantıklı. Robotlar sayesinde oksijensiz ve susuz ortamlarda uzun süre araştırmalar yapılabilir, ağır yükler taşınabilir, analizler gerçekleştirilebilir. “İnsan gibi” hareket edecek şekilde geliştirilecek robotlar, insanlığın akıncı kuvvetleri olarak gezegenlerde ön çalışmalar yapabilir ve insanlara uygun ortamı oluşturacak yapılar inşa edebilir. Bu da uzun vadede insanların diğer gezegenlerde yaşayabilmesi için atılması gereken ilk adımlar olarak kabul edilebilir.
Tabii NASA dışında farklı ülkelerle kurumlar da uzay araştırmalarında robotlardan faydalanabilmek için çalışmalar yapıyor. Rusya’nın Fedor (Fyodor) isimli insansı robotu, geçtiğimiz yıllarda test edilmiş ve ardından Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderilmişti. İnsanlık için tehlikeli bölgelerde araştırmalar ve uzay yürüyüşleri yapmak için tasarlanan Fedor, henüz istenilen seviyeye ulaşamasa da bir dizi testten sonra dünyaya dönmüştü.
Son dönemde uzay araştırmalarının özel girişimlerin de ilgisini çektiği biliniyor. Bunlardan biri de Japon uzay girişimi Gitai. Son dönemde bu alandaki yatırımlarını artıran Gitai, yakın vadeli hedefini “robot teknolojisi ile yörüngede görev almak” olarak açıkladı. İlk aşamada yörüngedeki uydulara özel donanımlar kurmayı, uyduların bakımını yapmayı ve gereken diğer işlemleri gerçekleştirmeyi hedefleyen Gitai, uzun vadede ise NASA’da olduğu gibi Mars’ta kalıcı üsler inşa etmeye yarayacak robotlar geliştirmeyi planlıyor.
Robotları gezegenlere göndermenin, insanları göndermekten daha güvenli ve daha az maliyetli olduğu düşünülünce de hem devletlerin hem de özel girişimlerin bu çalışmalarının önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.
Herhangi bir bilim kurgu filminde görmeye alışık olduğumuz sahnelerden biri gibi geliyor, değil mi? Aslında değil. Çünkü robot teknolojisindeki gelişmeler, yapay zeka, makine öğrenme ve uzay araştırmaları bir araya gelince çok da uzak olmayan bir gelecekte bu sahneyi ve çok daha fazlasını yaşayacağız.
Uzayın keşfi, modern tarih boyunca hep gündemde en üst sıralarda kendine yer buldu. Birçok devlet bu konuda çeşitli çalışmalar yaptı ve uzak gezegenlerin yörüngelerine keşif uçuşları yapabilir, Mars ve Ay gibi gök cisimlerinde insanlı-insansız araştırmalar yapabilir hale geldik. Ancak doğamız gereği daha fazlasını istiyor, ufkumuzun ötesindeki evreni merak ediyoruz. İşte, son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeler de bu uzay araştırmalarında bazı sınırları ortadan kaldırabilir.
NASA bir süredir uzay araştırmalarında robotlardan, hatta insansı robotlardan faydalanıyordu. Uzayın derinlikleri, insan bedeni için tehlikeli olduğu için zor görevlerde kullanılmak adına geliştirilen Valkyrie’nin dışında insanlığın inşa ettiği en pahalı yapı olan Uluslararası Uzay İstasyonu’nda görev alan Robonaut 2 isimli bir robot da bulunuyor. Ancak son dönemde NASA’nın daha gelişmiş bir robot üzerinde çalıştığı biliniyor. Çünkü resmen açıklanmasa da NASA’nın Ay’da ve Mars’ta görev alabilecek robotlara ihtiyaç duyduğu düşünülüyor. Yani insanlık artık gezegenlere kısa süreli ziyaretler yapmak yerine gezegenlerde ve yörüngelerinde daha uzun süre kalıp araştırma yapabilmesini sağlayacak teknolojilere odaklanmış durumda.
Gezegenler arasındaki uzun mesafeler, yerçekimsiz ortam, ekstrem sıcaklık ve soğukluk ile insanları bekleyen diğer riskler düşünülünce uzay araştırmaları için robotlardan faydalanmayı hedeflemek oldukça mantıklı. Robotlar sayesinde oksijensiz ve susuz ortamlarda uzun süre araştırmalar yapılabilir, ağır yükler taşınabilir, analizler gerçekleştirilebilir. “İnsan gibi” hareket edecek şekilde geliştirilecek robotlar, insanlığın akıncı kuvvetleri olarak gezegenlerde ön çalışmalar yapabilir ve insanlara uygun ortamı oluşturacak yapılar inşa edebilir. Bu da uzun vadede insanların diğer gezegenlerde yaşayabilmesi için atılması gereken ilk adımlar olarak kabul edilebilir.
Tabii NASA dışında farklı ülkelerle kurumlar da uzay araştırmalarında robotlardan faydalanabilmek için çalışmalar yapıyor. Rusya’nın Fedor (Fyodor) isimli insansı robotu, geçtiğimiz yıllarda test edilmiş ve ardından Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderilmişti. İnsanlık için tehlikeli bölgelerde araştırmalar ve uzay yürüyüşleri yapmak için tasarlanan Fedor, henüz istenilen seviyeye ulaşamasa da bir dizi testten sonra dünyaya dönmüştü.
Son dönemde uzay araştırmalarının özel girişimlerin de ilgisini çektiği biliniyor. Bunlardan biri de Japon uzay girişimi Gitai. Son dönemde bu alandaki yatırımlarını artıran Gitai, yakın vadeli hedefini “robot teknolojisi ile yörüngede görev almak” olarak açıkladı. İlk aşamada yörüngedeki uydulara özel donanımlar kurmayı, uyduların bakımını yapmayı ve gereken diğer işlemleri gerçekleştirmeyi hedefleyen Gitai, uzun vadede ise NASA’da olduğu gibi Mars’ta kalıcı üsler inşa etmeye yarayacak robotlar geliştirmeyi planlıyor.
Robotları gezegenlere göndermenin, insanları göndermekten daha güvenli ve daha az maliyetli olduğu düşünülünce de hem devletlerin hem de özel girişimlerin bu çalışmalarının önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.