Ultra Verimli Enerji Deneyi: HouseZero
Dünyanın en büyük üniversitelerinden Harvard, 2018 yılının sonlarında, enerji çalışmaları birimi CGBC (The Harvard Center for Green Buildings and Cities) ve Snohetta mimarlık ofisinin ortak çalışmasıyla HouseZero isimli bir yapı tasarladı. Daha doğrusu bir yapıyı restore etti. İnşası 1940’lı yıllara dayanan bir binayı elden geçiren bu ortaklık, baştan aşağı yenilenmiş binayla enerji verimliliği üzerine araştırmalar yapacak. Evet, araştırmalar bu binada ve bu binayla yapılacak. Nasıl olduğunu açıklayayım.
Proje kapsamında binanın yalıtımı tamamen yenilenmiş ve modern-çevreci yalıtım malzemeleri kullanılmış. Ayrıca ısıtma sistemi düzenlenmiş. En önemlisi de girintili-çıkıntılı çerçeve tasarımıyla gölge sağlayan yeni pencereler eklenmiş. Pencereler, bir yazılım aracılığıyla yıl boyunca otomatik olarak açılıp kapanabiliyor. Tabii manuel kontrol imkanı da mevcut. Yapıda gündüz saatlerinde aydınlatma için elektrik enerjisi kullanılmıyor. Ayrıca binanın bir cephesinde yer alan cam güneş bacası da yapının doğal havalandırmasını sağlıyor. Isıtma ve soğutma için ekstra enerji ya da elektrik kullanılmıyor. Çatıya yerleştirilen güneş enerjisi panelleri ve piller ile sıcak su elde ediliyor ve her şey tasarım ile hallediliyor. Yani 4.600 metrekarelik yapı, sıfır karbon emisyonu üretiyor. Üstelik buna, yapıda kullanılan malzemelerin içeriği de dahil. Enerji verimliliğini ölçmek için de yapının içine yüzlerce sensör yerleştirilmiş. Böylece yapının enerji verimliliği ve performansı 7/24 takip edilip değişiklikler kaydediliyor.
Bu çalışmanın amacı ise sensörler aracılığıyla elde edilen veriler ışığında sağlıklı ve sürdürülebilir yaşam alanları tasarlanmasına hizmet etmek. Yani karbon emisyonu olmayan, tamamen çevre dostu bina tasarımları yapabilmek için enerji verimliliği ölçülüyor. Çünkü ABD’de yapılan bir araştırmaya göre yapılar, ülkedeki enerji kullanımının yaklaşık %40’ından sorumlu. Yine aynı araştırmaya göre ABD’de konutların ısıtılması ve soğutulması için yılda 230 milyar dolardan fazla para harcanıyor. Yani ısıtma ve soğutma hem mülk sahiplerinin harcamalarını artırıyor hem de üretilen enerjinin verimsiz kullanılmasına yol açıyor. Enerjinin çok ve verimsiz kullanılması da iklim değişikliklerini beraberinde getiriyor.
HouseZero projesinin amacı, verimli kullanım sağlayarak enerji tüketimini azaltmak. Böylece hem sürdürülebilir enerji politikası geliştirilmiş olacak hem de binaların kapalı ve bağımsız yaşam alanları olmak yerine doğanın bir parçası olması sağlanacak. Kısacası “yeşil şehirler” oluşturmak için atılan adımlardan ve yapılan araştırmalardan biriyle daha karşı karşıyayız. Bu yeni nesil yapı tasarımının enerji tüketimi konusunda verimlilik sağlayacağı kanıtlanırsa belki de yapı tasarımı anlayışımız baştan aşağı değişecek. Mühendislik ve mimarlık ile ekolojiyi harmanlayarak yalnızca doğanın içinde yapılar tasarlamak yerine doğanın parçası olan alanlar oluşturmayı bir görev haline getireceğiz.
Proje kapsamında binanın yalıtımı tamamen yenilenmiş ve modern-çevreci yalıtım malzemeleri kullanılmış. Ayrıca ısıtma sistemi düzenlenmiş. En önemlisi de girintili-çıkıntılı çerçeve tasarımıyla gölge sağlayan yeni pencereler eklenmiş. Pencereler, bir yazılım aracılığıyla yıl boyunca otomatik olarak açılıp kapanabiliyor. Tabii manuel kontrol imkanı da mevcut. Yapıda gündüz saatlerinde aydınlatma için elektrik enerjisi kullanılmıyor. Ayrıca binanın bir cephesinde yer alan cam güneş bacası da yapının doğal havalandırmasını sağlıyor. Isıtma ve soğutma için ekstra enerji ya da elektrik kullanılmıyor. Çatıya yerleştirilen güneş enerjisi panelleri ve piller ile sıcak su elde ediliyor ve her şey tasarım ile hallediliyor. Yani 4.600 metrekarelik yapı, sıfır karbon emisyonu üretiyor. Üstelik buna, yapıda kullanılan malzemelerin içeriği de dahil. Enerji verimliliğini ölçmek için de yapının içine yüzlerce sensör yerleştirilmiş. Böylece yapının enerji verimliliği ve performansı 7/24 takip edilip değişiklikler kaydediliyor.
Bu çalışmanın amacı ise sensörler aracılığıyla elde edilen veriler ışığında sağlıklı ve sürdürülebilir yaşam alanları tasarlanmasına hizmet etmek. Yani karbon emisyonu olmayan, tamamen çevre dostu bina tasarımları yapabilmek için enerji verimliliği ölçülüyor. Çünkü ABD’de yapılan bir araştırmaya göre yapılar, ülkedeki enerji kullanımının yaklaşık %40’ından sorumlu. Yine aynı araştırmaya göre ABD’de konutların ısıtılması ve soğutulması için yılda 230 milyar dolardan fazla para harcanıyor. Yani ısıtma ve soğutma hem mülk sahiplerinin harcamalarını artırıyor hem de üretilen enerjinin verimsiz kullanılmasına yol açıyor. Enerjinin çok ve verimsiz kullanılması da iklim değişikliklerini beraberinde getiriyor.
HouseZero projesinin amacı, verimli kullanım sağlayarak enerji tüketimini azaltmak. Böylece hem sürdürülebilir enerji politikası geliştirilmiş olacak hem de binaların kapalı ve bağımsız yaşam alanları olmak yerine doğanın bir parçası olması sağlanacak. Kısacası “yeşil şehirler” oluşturmak için atılan adımlardan ve yapılan araştırmalardan biriyle daha karşı karşıyayız. Bu yeni nesil yapı tasarımının enerji tüketimi konusunda verimlilik sağlayacağı kanıtlanırsa belki de yapı tasarımı anlayışımız baştan aşağı değişecek. Mühendislik ve mimarlık ile ekolojiyi harmanlayarak yalnızca doğanın içinde yapılar tasarlamak yerine doğanın parçası olan alanlar oluşturmayı bir görev haline getireceğiz.