Sürdürülebilirlik İçin İnşaat Sektöründe Biyomalzemelerden Nasıl Faydalanılabilir?
İklim krizi her geçen gün etkisini biraz daha artırırken sürdürülebilirlik faaliyetlerine de hız veriliyor. Bu yönde bilimsel gelişmelerden ve yeni teknolojilerden destek alınıyor, hayatın her alanına sürdürülebilirlik anlayışının hakim olmasına gayret gösteriliyor. Günlük hayattan iş yapış biçimlerine kadar her alanda bu yönde çalışmalar yapılıyor. Haliyle inşaat sektörü de bu yeni uygulamalardan payını alıyor. İnşaat sektöründe sürdürülebilirlik çalışmalarından biri ise doğa ve teknoloji iş birliğini ortaya koyan biyomalzemeler.
Hayvan, bitki ve diğer canlı organizmalardan yararlanılarak elde edilen yapı malzemelerine biyomalzeme adı veriliyor. Dünya genelinde karbon emisyonunun yarısına yakınının inşaat sektörü kaynaklı olduğu göz önünde bulundurulursa da bu sorunu çözmek için biyomalzemelerden daha fazla yararlanılması yerinde olabilir. Çünkü bugün inşaat sektörünün temelini oluşturan beton, aslında sürdürülebilirliğe en az uygun olan malzemeler arasında. Çimento üretimi kaynaklı karbon salınımı ve beton yapımında su kaynaklarının bolca kullanılması gibi nedenlerle hem betonun çevre üzerindeki etkisini azaltacak çalışmalar yapılıyor hem de alternatif malzeme arayışları sürüyor.
Bu malzemelerden biri olan miselyum, temelde mantarın kök yapısını oluşturuyor. Atık tarım ürünleriyle yetiştirilebilen miselyum, doğal bir yangın önleyici ya da geciktirici olan kitin içerdiği için inşaat yalıtımı başta olmak üzere farklı bölümlerde görev alabilir. 3D baskı makineleri ile yapı parçalarında da kullanılabilen miselyum, karbon emisyonunu önleyecek doğal yapısıyla da inşaat sektöründe daha sık değerlendirileceği bilinen biyomalzemelerden biri.
Bir diğer biyomalzeme ise aslında oldukça köklü bir tarihi ve çok çeşitli kullanım alanı olan kenevir. Çok hızlı büyüme ve ormanlardan iki kat daha fazla karbon yakalama özelliği bulunan kenevir, karbon-negatif malzemelerin en önemlilerinden biridir. Biyoplastik kaplama malzemeleri, sert kaplamalar ve diğer yan inşaat malzemeleri üretiminden kullanılabilen kenevir ile ilgili yapılan çalışmalar, özellikle yüksek tuz konsantrasyonuna sahip köprü, yol, bina yüzeyi gibi ortamlarda demiri korozyondan korumak için değerlendirilebileceğini ortaya koyuyor. Kenevirin lifli yapısı ile korozyon kaynaklı tahribatın önlenmesi ve yapıların ömürlerinin kısalmasının önüne geçilmesi hedefleniyor.
Ahşap Yaşam Alanları Tekrar Popüler
Kenevir gibi doğanın en eski malzemelerinden ahşap ve bambu da popüler biyomalzemeler arasında yer alıyor. Beton ve çeliğe kıyasla daha düşük karbona sahip olan ahşap, esnek ve hafif yapısıyla son dönemde tekrar inşaat sektörünün gözdesi olmaya başladı. Geçmişte inşaatın temeli olan ahşap, gökdelen yapımında bile kullanılabiliyor günümüzde. Aynı şekilde son dönemde yaygınlaşan bambu da en hızlı büyüyen bitki olmasının yanında güçlü bir karbon tutma yeteneğine sahip. Uygun fiyatlı, yenilenebilir, esnek, hafif ve dayanıklı. Bu özellikleri de inşaat sektöründe bambu kullanımını her geçen gün artırıyor.
Karadan denize geçersek yosunlar da günümüzde biyomalzeme olarak değerlendirilebiliyor. Sudaki en önemli oksijen kaynakları olan yosunlar, karbonun tutulup depolanması konusunda da kara bitkilerinin önünde. Bu da onu inşaat sektörü ve diğer alanlar için değerli bir malzeme haline getiriyor. Biyoplastik yapımında algler ve yosunlardan faydalanılarak fosil kaynaklardan üretilen plastik inşaat malzemelerine alternatif ürünler elde ediliyor.
Aslında genel olarak biyoplastiklere ayrıca değinmek gerek. Fosil yakıtlardan elde edilen plastikler, inşaat sektöründe sıklıkla kullanılsalar da karbon salınımı açısından sürdürülebilirlik hedeflerini yakalamaya engel teşkil ederler. Biyolojik ve yenilenebilir kaynaklardan elde edilen polimerler yani biyoplastikler ise hem üretimleri hem de kullanımlarında karbon tutulumunu desteklerler.
Bunların dışında linolyum ve fabuladan da kısaca bahsedelim. Keten tohumu, talaş, reçine gibi malzemelerden elde edilen linolyum, esnek ve dayanıklı yapısı sayesinde yapı zeminlerinde kaplama malzemesi olarak tercih edilebilir. Fabula ise gıda artıklarının vakumlanıp kurutulması ve toz haline getirilmesi ile elde edilen bir beton alternatifi. Bükülmeye dirençli yapısı ile öne çıkan fabula, atıklardan üretilebiliyor olması nedeniyle geleneksel betonun yerini alması için çalışmalar yapılan bir malzeme. Biyomalzemeler, faydaları nedeniyle yakın zamanda inşaat sektöründe daha yaygın şekilde kullanılacağı tahmin edilen ürünler. Bilimsel çalışmalar ve teknolojik gelişmeler arttıkça da doğal kaynaklardan elde edilen malzemelerin sayısı, özellikleri ve kullanım alanları genişleyecektir. Küresel iklim krizinin etkilerini yavaşlatmak için de bu olmazsa olmaz.
Hayvan, bitki ve diğer canlı organizmalardan yararlanılarak elde edilen yapı malzemelerine biyomalzeme adı veriliyor. Dünya genelinde karbon emisyonunun yarısına yakınının inşaat sektörü kaynaklı olduğu göz önünde bulundurulursa da bu sorunu çözmek için biyomalzemelerden daha fazla yararlanılması yerinde olabilir. Çünkü bugün inşaat sektörünün temelini oluşturan beton, aslında sürdürülebilirliğe en az uygun olan malzemeler arasında. Çimento üretimi kaynaklı karbon salınımı ve beton yapımında su kaynaklarının bolca kullanılması gibi nedenlerle hem betonun çevre üzerindeki etkisini azaltacak çalışmalar yapılıyor hem de alternatif malzeme arayışları sürüyor.
Bu malzemelerden biri olan miselyum, temelde mantarın kök yapısını oluşturuyor. Atık tarım ürünleriyle yetiştirilebilen miselyum, doğal bir yangın önleyici ya da geciktirici olan kitin içerdiği için inşaat yalıtımı başta olmak üzere farklı bölümlerde görev alabilir. 3D baskı makineleri ile yapı parçalarında da kullanılabilen miselyum, karbon emisyonunu önleyecek doğal yapısıyla da inşaat sektöründe daha sık değerlendirileceği bilinen biyomalzemelerden biri.
Bir diğer biyomalzeme ise aslında oldukça köklü bir tarihi ve çok çeşitli kullanım alanı olan kenevir. Çok hızlı büyüme ve ormanlardan iki kat daha fazla karbon yakalama özelliği bulunan kenevir, karbon-negatif malzemelerin en önemlilerinden biridir. Biyoplastik kaplama malzemeleri, sert kaplamalar ve diğer yan inşaat malzemeleri üretiminden kullanılabilen kenevir ile ilgili yapılan çalışmalar, özellikle yüksek tuz konsantrasyonuna sahip köprü, yol, bina yüzeyi gibi ortamlarda demiri korozyondan korumak için değerlendirilebileceğini ortaya koyuyor. Kenevirin lifli yapısı ile korozyon kaynaklı tahribatın önlenmesi ve yapıların ömürlerinin kısalmasının önüne geçilmesi hedefleniyor.
Ahşap Yaşam Alanları Tekrar Popüler
Kenevir gibi doğanın en eski malzemelerinden ahşap ve bambu da popüler biyomalzemeler arasında yer alıyor. Beton ve çeliğe kıyasla daha düşük karbona sahip olan ahşap, esnek ve hafif yapısıyla son dönemde tekrar inşaat sektörünün gözdesi olmaya başladı. Geçmişte inşaatın temeli olan ahşap, gökdelen yapımında bile kullanılabiliyor günümüzde. Aynı şekilde son dönemde yaygınlaşan bambu da en hızlı büyüyen bitki olmasının yanında güçlü bir karbon tutma yeteneğine sahip. Uygun fiyatlı, yenilenebilir, esnek, hafif ve dayanıklı. Bu özellikleri de inşaat sektöründe bambu kullanımını her geçen gün artırıyor.
Karadan denize geçersek yosunlar da günümüzde biyomalzeme olarak değerlendirilebiliyor. Sudaki en önemli oksijen kaynakları olan yosunlar, karbonun tutulup depolanması konusunda da kara bitkilerinin önünde. Bu da onu inşaat sektörü ve diğer alanlar için değerli bir malzeme haline getiriyor. Biyoplastik yapımında algler ve yosunlardan faydalanılarak fosil kaynaklardan üretilen plastik inşaat malzemelerine alternatif ürünler elde ediliyor.
Aslında genel olarak biyoplastiklere ayrıca değinmek gerek. Fosil yakıtlardan elde edilen plastikler, inşaat sektöründe sıklıkla kullanılsalar da karbon salınımı açısından sürdürülebilirlik hedeflerini yakalamaya engel teşkil ederler. Biyolojik ve yenilenebilir kaynaklardan elde edilen polimerler yani biyoplastikler ise hem üretimleri hem de kullanımlarında karbon tutulumunu desteklerler.
Bunların dışında linolyum ve fabuladan da kısaca bahsedelim. Keten tohumu, talaş, reçine gibi malzemelerden elde edilen linolyum, esnek ve dayanıklı yapısı sayesinde yapı zeminlerinde kaplama malzemesi olarak tercih edilebilir. Fabula ise gıda artıklarının vakumlanıp kurutulması ve toz haline getirilmesi ile elde edilen bir beton alternatifi. Bükülmeye dirençli yapısı ile öne çıkan fabula, atıklardan üretilebiliyor olması nedeniyle geleneksel betonun yerini alması için çalışmalar yapılan bir malzeme. Biyomalzemeler, faydaları nedeniyle yakın zamanda inşaat sektöründe daha yaygın şekilde kullanılacağı tahmin edilen ürünler. Bilimsel çalışmalar ve teknolojik gelişmeler arttıkça da doğal kaynaklardan elde edilen malzemelerin sayısı, özellikleri ve kullanım alanları genişleyecektir. Küresel iklim krizinin etkilerini yavaşlatmak için de bu olmazsa olmaz.