Şehirler Isınıyor: Şehirleri Serin Tutmak İçin Neler Yapılabilir?
İklim krizi, kontrolsüz yapılaşma ve çevre sorunları ile birlikte şehirde yaşam her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Sadece son 10 yılda 1 milyar artıp toplamda 8 milyarı geçen dünya nüfusunun yarısından fazlasının şehirlerde yaşadığını düşünürsek de şehirlerin önemi daha iyi anlaşılabilir. Üstelik karaların yalnızca %2’si şehirlerden oluşuyor. Yani çok büyük bir nüfus, çok küçük alanlara yığılmış durumda. Bu yığılmanın, yapılaşmanın, küresel iklim krizinin bir sonucu olarak da şehirlerin hava sıcaklığı her yıl, bir önceki yılın değerlerinin üzerine çıkıyor. Kısacası şehirler gittikçe ısınıyor.
Küresel ısınma ile birlikte artan sıcak hava dalgaları, fosil yakıtlar, beton ve asfaltın şehirleri daha sıcak hale getirmesi gibi nedenlerle yaşamın güçleşmeye devam ettiği şehirleri serinletmek için ise birbirinden farklı birçok fikir ortaya atılıyor, proje geliştiriliyor. Çünkü artan sıcak hava dalgaları, günlük hayatı etkilemenin ötesinde hayati tehlikeyi de beraberinde getiriyor ve insan sağlığının en ciddi tehditlerinden biri konumuna erişebiliyor. Ayrıca orman yangınları, verimsiz hasat, elektrik ve su kesintileri gibi durumlar da şehirlerde sıcaklıkların artmasının sonuçları arasında.
Artan hava sıcaklıklarının olumsuz sonuçlarının önüne geçmek, şehirleri daha serin hale getirmek için geliştirilen projeler ise ülkeden ülkeye farklılıklar gösteriyor. Mesela Tokyo’da sıcak hava dalgalarının etkisini hafifletmek için rüzgar tünelleri üzerine çalışmalar yapılırken Buenos Aires ve Cape Town gibi şehirlerde ise konutların açık renklere boyanması ve çatıların soğutma sistemlerine sahip olmasına yönelik projeler deneniyor. Bazı ülkelerde ise aşırı sıcak havalarda, sağlık geçmişi riskli olan kişiler sürekli kontrol ediliyor ve ulaşılamaması durumunda ilkyardım ekipleri gönderiliyor.
Bu tip lokal projelere ek olarak uygulanan en temel yöntemlerin başında ise şehirleri ağaçlandırmak geliyor. Çünkü bu uygulamaya yönelik her araştırma gösteriyor ki sokaklarında ağaç bulunan şehirler hem gündüz hem de gece, ağaçsız bölgelere göre daha serin oluyor. Ağaçlar, güneş ışınlarının doğrudan zemine ulaşıp ısı adaları oluşmasının önüne geçmeye katkı sağlarken varlıklarıyla da insanlara ve diğer canlılara gölge olmayı başarıyorlar. Bu nedenle şehirlerde mümkün olan her alanın ağaçlandırılması gerekiyor. Gökyüzü bahçeleri olarak da anılan yeşil çatılar da buna dahil.
Amsterdam’dan Singapur’a ve Güney Amerika şehirlerine kadar tüm dünyada önemi anlaşılmaya başlanan yeşil çatılar sayesinde hem betonun yansıtıcı etkisi kırılıyor hem de buralardaki bitkilerin buharlaştırmaları sayesinde hava sıcaklıkları daha az artıyor. Yapılan araştırmalara göre yalnızca çatı bahçeleri bile şehirlerdeki hava sıcaklıklarının 1 °C azalmasını sağlıyor. Buna ek olarak yolların, kaldırımların ve diğer alanların beyaza boyanması sayesinde güneş ışınlarının emilmeyip yansıtılmasına yönelik projeler de yaygınlaşıyor.
Ayrıca binaların dış yüzeylerinin dinamik cephelerle inşa edilerek güneş ışınlarının geliş açısına göre açılıp kapanabilmesi gibi yeni nesil çözümler de deneniyor. Ancak rüzgarı ve hava akımını kesen gökdelenlerin tüm şehirleri işgal etmemesi bu noktada daha öncelikli. Tabii sokaklarda serinlemeye yardımcı olacak su kaynaklarının bulunması, özellikle engelli, çocuk ve ileri yaştaki bireylerin kolayca erişebilecekleri serin alanların oluşturulması, inşa edilecek yapıların sokakları gölgelendirecek mimari tasarımlara sahip olması gibi uygulamalar da şehirleri serin tutmanın yolları arasında.
Gölgelikli otobüs durakları, çeşmeler, sığınılabilecek serin alanlar ve çok bolca yeşil alan… Artan nüfus ve kontrolsüz dikey yapılaşma nedeniyle daha sık sıcak hava dalgalarına maruz kalan ve ortalama sıcaklıkları yükselmeye devam eden şehirleri serin tutmak için çok daha fazla proje geliştirilebilir. Ancak burada önemli olan, geliştirilen tüm projelerin yöneticilerin tarafından kararlılıkla hayata geçirilmesi ve bu alandaki bilimsel çalışmaların mutlaka desteklenmesi. Aksi halde kişisel çabalar ve yarım bırakılan projelerin, şehirlerin ve sakinlerinin geleceklerini kurtarma konusunda faydalı olması mümkün değil.
Küresel ısınma ile birlikte artan sıcak hava dalgaları, fosil yakıtlar, beton ve asfaltın şehirleri daha sıcak hale getirmesi gibi nedenlerle yaşamın güçleşmeye devam ettiği şehirleri serinletmek için ise birbirinden farklı birçok fikir ortaya atılıyor, proje geliştiriliyor. Çünkü artan sıcak hava dalgaları, günlük hayatı etkilemenin ötesinde hayati tehlikeyi de beraberinde getiriyor ve insan sağlığının en ciddi tehditlerinden biri konumuna erişebiliyor. Ayrıca orman yangınları, verimsiz hasat, elektrik ve su kesintileri gibi durumlar da şehirlerde sıcaklıkların artmasının sonuçları arasında.
Artan hava sıcaklıklarının olumsuz sonuçlarının önüne geçmek, şehirleri daha serin hale getirmek için geliştirilen projeler ise ülkeden ülkeye farklılıklar gösteriyor. Mesela Tokyo’da sıcak hava dalgalarının etkisini hafifletmek için rüzgar tünelleri üzerine çalışmalar yapılırken Buenos Aires ve Cape Town gibi şehirlerde ise konutların açık renklere boyanması ve çatıların soğutma sistemlerine sahip olmasına yönelik projeler deneniyor. Bazı ülkelerde ise aşırı sıcak havalarda, sağlık geçmişi riskli olan kişiler sürekli kontrol ediliyor ve ulaşılamaması durumunda ilkyardım ekipleri gönderiliyor.
Bu tip lokal projelere ek olarak uygulanan en temel yöntemlerin başında ise şehirleri ağaçlandırmak geliyor. Çünkü bu uygulamaya yönelik her araştırma gösteriyor ki sokaklarında ağaç bulunan şehirler hem gündüz hem de gece, ağaçsız bölgelere göre daha serin oluyor. Ağaçlar, güneş ışınlarının doğrudan zemine ulaşıp ısı adaları oluşmasının önüne geçmeye katkı sağlarken varlıklarıyla da insanlara ve diğer canlılara gölge olmayı başarıyorlar. Bu nedenle şehirlerde mümkün olan her alanın ağaçlandırılması gerekiyor. Gökyüzü bahçeleri olarak da anılan yeşil çatılar da buna dahil.
Amsterdam’dan Singapur’a ve Güney Amerika şehirlerine kadar tüm dünyada önemi anlaşılmaya başlanan yeşil çatılar sayesinde hem betonun yansıtıcı etkisi kırılıyor hem de buralardaki bitkilerin buharlaştırmaları sayesinde hava sıcaklıkları daha az artıyor. Yapılan araştırmalara göre yalnızca çatı bahçeleri bile şehirlerdeki hava sıcaklıklarının 1 °C azalmasını sağlıyor. Buna ek olarak yolların, kaldırımların ve diğer alanların beyaza boyanması sayesinde güneş ışınlarının emilmeyip yansıtılmasına yönelik projeler de yaygınlaşıyor.
Ayrıca binaların dış yüzeylerinin dinamik cephelerle inşa edilerek güneş ışınlarının geliş açısına göre açılıp kapanabilmesi gibi yeni nesil çözümler de deneniyor. Ancak rüzgarı ve hava akımını kesen gökdelenlerin tüm şehirleri işgal etmemesi bu noktada daha öncelikli. Tabii sokaklarda serinlemeye yardımcı olacak su kaynaklarının bulunması, özellikle engelli, çocuk ve ileri yaştaki bireylerin kolayca erişebilecekleri serin alanların oluşturulması, inşa edilecek yapıların sokakları gölgelendirecek mimari tasarımlara sahip olması gibi uygulamalar da şehirleri serin tutmanın yolları arasında.
Gölgelikli otobüs durakları, çeşmeler, sığınılabilecek serin alanlar ve çok bolca yeşil alan… Artan nüfus ve kontrolsüz dikey yapılaşma nedeniyle daha sık sıcak hava dalgalarına maruz kalan ve ortalama sıcaklıkları yükselmeye devam eden şehirleri serin tutmak için çok daha fazla proje geliştirilebilir. Ancak burada önemli olan, geliştirilen tüm projelerin yöneticilerin tarafından kararlılıkla hayata geçirilmesi ve bu alandaki bilimsel çalışmaların mutlaka desteklenmesi. Aksi halde kişisel çabalar ve yarım bırakılan projelerin, şehirlerin ve sakinlerinin geleceklerini kurtarma konusunda faydalı olması mümkün değil.