İstanbul Depreme Nasıl Hazırlanır? Çözüm Önerileri Neler?
Resmi verilere göre İstanbul’da 1.2 milyon binada toplam 4.5 milyon hane bulunuyor. Şehrin nüfusu ise 16 milyonun üzerinde. Yani Türkiye nüfusunun ciddi bir kısmı İstanbul’da yaşıyor. Ayrıca ülkenin ekonomik hacminin de bu şehirde olduğunu söylemek mümkün. Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun yarısı İstanbul’da ve ihracatın yaklaşık yarısı yine İstanbul’dan gerçekleştiriliyor. Kısacası ülkenin kalbi bu şehir ve ne yazık ki aynı zamanda İstanbul bir deprem bölgesi. Bu nedenle beklenen büyük İstanbul depremi için hazırlıkların bir an önce tamamlanması gerekiyor.
Bir deprem kuşağında yer alan ülkemizin en önemli şehri İstanbul’u mümkün olan en kısa sürede ve etkili şekilde depreme hazırlamak için yapılması gerekenler ise birçok aşamadan oluşuyor. Bu gereklilikleri kısa vadeli ve orta-uzun vadeli olarak ayırmak mümkün. Ayrıca bir de olası deprem sonrasına dair planlama üzerinde çalışmalar düzenli aralıklarla güncellenmeli.
İstanbul’daki binaların büyük bir kısmının 2000 yılı öncesinde inşa edildiği biliniyor. Üstelik bunların önemli bir kısmı 1980 öncesine dayanıyor. Yani güncel deprem yönetmeliklerine uyumu yapılar değiller. Bu nedenle tüm hazırlıklarla birlikte mutlaka bu yapıların kentsel dönüşüm projeleri ile yenilenmesi ve taşıdıkları risklerin ortadan kaldırılması gerekiyor.
Kentsel dönüşüm uygulamalarında da önceliğin Marmara Denizi kıyısına yakın yerleşim yerlerine, kurumuş dere yataklarına ve sur içi olarak bilinen merkez bölgeye verilmesi şart. Denize yakın bölgelerin zeminleri sıvılaşma tehlikesi nedeniyle riskli olduğu için bu bölgelerde yönetmeliklere uygun inşa edilmeyen yapıların kentsel dönüşüm ile yenilenmesi önemli. Şehrin çok uzun yıllardır yerleşime açık olan bölgelerinde ise yapıların bir kısmı oldukça eski olduğundan benzer bir çalışma yürütülmesi gerekli. Bunların dışında İstanbul’u depreme hazırlamak için yapılması gerekenler şöyle özetlenebilir:
Öncelikle acil durum yönetimi planı hazırlanmalı. Burada yol ağı, tahliye süreci, acil müdahale faaliyetleri, acil yol ağındaki enkaz ve zararların ortadan kaldırılması, kurtarma faaliyetleri, ilk yardım ve tıbbi müdahale süreci, barınma ve beslenme stoku, defin işlemleri, enkazın kaldırılması aşama aşama planlanmalı ve her süreç için ayrı birimler oluşturulmalı. Ayrıca deprem sonrası toplanma alanları ve her birimin üstleneceği sorumluluklar da mutlaka belirlenmeli.
Kısa vadeli tedbirler kapsamında okul ve hastanelerin denetlenmesi ve güçsüz yapıların güçlendirilmesi ya da yenilenmesi şart. Aynı zamanda köprü ve yollar, kamu binaları, resmi yapılar ve limanlar da ya güçlendirilmeli ya da yeniden yapılmalı. Özellikle E5 karayolu üzerindeki yapıların ve köprülerin dikkatle gözden geçirilmesi önemli. Afet yönetimi için gerekli merkezlerin inşası da kısa sürede tamamlanmalı.
Bu süreçte toplumun afet önleme, deprem sırası ve sonrası davranışlar konusunda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Düzenli tatbikatlarla da bu bilinç daima açık tutulmalı. Şehrin çok sayıda noktasına da mobil şarj istasyonları, dayanıklı gıda maddeleri, kurtarma ekipmanları, ilaç ve tıbbi bakım malzemeleri ile deprem sonrasında ihtiyaç duyulabilecek diğer malzemeler konteynerler ile stoklanmalı.
Orta-uzun vadeli planlamada ise şehrin zayıf zeminlerindeki yerleşim yerlerinin kademeli olarak sağlam zeminli alanlara taşınması şart. Bunun için kentsel dönüşüm ve kapsamlı imar planı aktif hale getirilmeli. Ayrıca tüm yapılar kontrol edilerek sağlamlık raporu bulunmayan yapıların taşınması veya dönüşümü için uygun kredilerle halk teşvik edilmeli.
Uzun vadede ise şehrin yerleşiminin, sağlam zeminli orta ve kuzey bölgelere taşınması yerinde olacak kanaatindeyim. Yerleşime kısıtlanacak ya da kapatılacak zayıf zeminli bölgeler ise yeşillendirme faaliyetleri ile şehre farklı biçimde hizmet etmeli. Şehrin kademeli olarak sağlam zemine taşınması sürecinde ise imar planında geniş yollara, toplanma alanlarına mutlaka dikkat edilmeli. Afet yönetiminde en önemli nokta, afete henüz gerçekleşmeden hazırlanmaktır. Bizim yapmamız gereken de İstanbul’da deprem henüz yaşanmamışken alınabilecek bütün önlemleri hayata geçirmek olmalı. Bu sayede olası bir depremde hasarı ve zararı en düşük seviyede tutabilir, ülkenin kalbi olan İstanbul’u büyük bir felaketten koruyabiliriz.
Bir deprem kuşağında yer alan ülkemizin en önemli şehri İstanbul’u mümkün olan en kısa sürede ve etkili şekilde depreme hazırlamak için yapılması gerekenler ise birçok aşamadan oluşuyor. Bu gereklilikleri kısa vadeli ve orta-uzun vadeli olarak ayırmak mümkün. Ayrıca bir de olası deprem sonrasına dair planlama üzerinde çalışmalar düzenli aralıklarla güncellenmeli.
İstanbul’daki binaların büyük bir kısmının 2000 yılı öncesinde inşa edildiği biliniyor. Üstelik bunların önemli bir kısmı 1980 öncesine dayanıyor. Yani güncel deprem yönetmeliklerine uyumu yapılar değiller. Bu nedenle tüm hazırlıklarla birlikte mutlaka bu yapıların kentsel dönüşüm projeleri ile yenilenmesi ve taşıdıkları risklerin ortadan kaldırılması gerekiyor.
Kentsel dönüşüm uygulamalarında da önceliğin Marmara Denizi kıyısına yakın yerleşim yerlerine, kurumuş dere yataklarına ve sur içi olarak bilinen merkez bölgeye verilmesi şart. Denize yakın bölgelerin zeminleri sıvılaşma tehlikesi nedeniyle riskli olduğu için bu bölgelerde yönetmeliklere uygun inşa edilmeyen yapıların kentsel dönüşüm ile yenilenmesi önemli. Şehrin çok uzun yıllardır yerleşime açık olan bölgelerinde ise yapıların bir kısmı oldukça eski olduğundan benzer bir çalışma yürütülmesi gerekli. Bunların dışında İstanbul’u depreme hazırlamak için yapılması gerekenler şöyle özetlenebilir:
Öncelikle acil durum yönetimi planı hazırlanmalı. Burada yol ağı, tahliye süreci, acil müdahale faaliyetleri, acil yol ağındaki enkaz ve zararların ortadan kaldırılması, kurtarma faaliyetleri, ilk yardım ve tıbbi müdahale süreci, barınma ve beslenme stoku, defin işlemleri, enkazın kaldırılması aşama aşama planlanmalı ve her süreç için ayrı birimler oluşturulmalı. Ayrıca deprem sonrası toplanma alanları ve her birimin üstleneceği sorumluluklar da mutlaka belirlenmeli.
Kademeli Planlama Şart
Kısa vadeli tedbirler kapsamında okul ve hastanelerin denetlenmesi ve güçsüz yapıların güçlendirilmesi ya da yenilenmesi şart. Aynı zamanda köprü ve yollar, kamu binaları, resmi yapılar ve limanlar da ya güçlendirilmeli ya da yeniden yapılmalı. Özellikle E5 karayolu üzerindeki yapıların ve köprülerin dikkatle gözden geçirilmesi önemli. Afet yönetimi için gerekli merkezlerin inşası da kısa sürede tamamlanmalı.
Bu süreçte toplumun afet önleme, deprem sırası ve sonrası davranışlar konusunda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Düzenli tatbikatlarla da bu bilinç daima açık tutulmalı. Şehrin çok sayıda noktasına da mobil şarj istasyonları, dayanıklı gıda maddeleri, kurtarma ekipmanları, ilaç ve tıbbi bakım malzemeleri ile deprem sonrasında ihtiyaç duyulabilecek diğer malzemeler konteynerler ile stoklanmalı.
Orta-uzun vadeli planlamada ise şehrin zayıf zeminlerindeki yerleşim yerlerinin kademeli olarak sağlam zeminli alanlara taşınması şart. Bunun için kentsel dönüşüm ve kapsamlı imar planı aktif hale getirilmeli. Ayrıca tüm yapılar kontrol edilerek sağlamlık raporu bulunmayan yapıların taşınması veya dönüşümü için uygun kredilerle halk teşvik edilmeli.
Uzun vadede ise şehrin yerleşiminin, sağlam zeminli orta ve kuzey bölgelere taşınması yerinde olacak kanaatindeyim. Yerleşime kısıtlanacak ya da kapatılacak zayıf zeminli bölgeler ise yeşillendirme faaliyetleri ile şehre farklı biçimde hizmet etmeli. Şehrin kademeli olarak sağlam zemine taşınması sürecinde ise imar planında geniş yollara, toplanma alanlarına mutlaka dikkat edilmeli. Afet yönetiminde en önemli nokta, afete henüz gerçekleşmeden hazırlanmaktır. Bizim yapmamız gereken de İstanbul’da deprem henüz yaşanmamışken alınabilecek bütün önlemleri hayata geçirmek olmalı. Bu sayede olası bir depremde hasarı ve zararı en düşük seviyede tutabilir, ülkenin kalbi olan İstanbul’u büyük bir felaketten koruyabiliriz.