Kişisel Blog

İklim Krizine Dijital İkiz Teknolojisi Çare Olabilir mi?

Karbon emisyonu geleceğimiz için ciddi bir problem olmaya devam ederken bu konuda çözüm arayışları da hız kazanıyor. Küresel karbon emisyonunun yaklaşık %70’ini şehirlerin oluşturduğunu düşünürsek de şehirlere yönelik çözümlerin öne çıkması kaçınılmaz oluyor. Üstelik bu karbon emisyonunun neredeyse yarısı da inşaatlardan kaynaklanıyor. Yani sürdürülebilir bir gelecek için şehirleri inşaat, enerji ve altyapı gibi alanlarda kontrol altına almamız şart. Bunu sağlamak için de teknolojik çözümlere ihtiyacımız var. Mesela bu konuda digital twin yani dijital ikiz teknolojisinden yararlanabiliriz. Peki, dijital ikiz nedir ve iklim krizine karşı dijital ikiz teknolojisinden nasıl yararlanabiliriz?

En temel haliyle dijital ikiz, fiziksel bir nesneyi ya da sistemi dijital olarak tekrar oluşturan sistemi ifade eder. Yani üretilmiş ya da üretilecek olan bir nesnenin, sistemin veya makinenin gerçek dünyada nasıl performans gösterdiğini, karşılaştığı sorunları, yapılması gereken değişiklikler ile sonucun nasıl değişeceğini ortaya koyan bir tür sanal modeldir.

Bir fabrikada, sanayi tesisinde ya da eğlence parkında kullanılabilen bir teknoloji olan dijital ikiz, yerleştirilen sensörler üzerinden elde edilen tüm verileri kaydeder. Enerji, hava çıkışı, karbon salınımı, yük, kapasite, hava koşulları gibi çok sayıda veri elde edilerek gerçek bir nesne ya da sistemin tüm performansı ölçülür. Sanal ortamda yapılan modelleme ile hangi noktada hangi değişiklik yapılınca ne gibi sonuçlar ortaya çıkacağı, var olan performansın etkisi gibi sonuçlar da bu ikiz sayesinde tespit edilebilir. Geleneksel simülasyondan farkı ise gerçek zamanlı veriler üzerinden ilerlemesi ve tahminler yerine kesin veriler üzerinden sonuçlar sunmasıdır.

Yapılan son çalışmalar ise bugüne kadar ağırlıklı olarak endüstriyel alanda kullanılan dijital ikiz teknolojisinin iklim krizine karşı kullanılabileceğine yönelik ihtimalleri artırıyor. Geçmişte geliştirilen çeşitli iklim modelleri, yaşanabilecek iklim krizi senaryolarına yönelik çeşitli sonuçlar sunsa da bu sonuçlar daha çok tahminlerden besleniyordu. Atmosfer ve okyanuslardaki değişiklikleri dikkate alarak sonuçlar üretiyordu, ancak günlük hayata dair anlık veriler ve sonuçları içermiyordu. Avrupa Birliği’nin Destination Earth girişimi ve benzer çalışmalar ise Dünya’nın hassas bir dijital modelini yani dijital ikizini oluşturmayı hedefliyor.

Dünya’nın dijital ikizinin oluşturulması ile simülasyonlarda kullanılan geçmiş verilere ek olarak insan faaliyetleri ve diğer güncel veriler eklenerek iklim krizinin su, enerji, gıda gibi alanlara olacak etkisi ve çözüm yollarının getireceği sonuçlar daha net bir şekilde ortaya koyulabilir. Şehirlerin karbon emisyonları, bildirilen ortalama veriler yerine gerçekçi bir biçimde tespit edilip değerlendirilebilir, emisyonu artıran noktalar en doğru şekilde belirlenebilir ve uygun görülen çözümlerin ne gibi sonuçlar doğuracağı dijital ikiz üzerinde test edilebilir. Bu da bize hangi eylemlerin hangi sonuçlar doğurduğu ve doğuracağı konusunda daha kesin sonuçlar sunabilir.

İklim değişikliğinin bugünü ve geleceği hakkında somut verileri sunması beklenen yapay zeka destekli dijital ikiz ile hem liderlerin hem de toplumların bu konu hakkında daha ciddi düşünmesi sağlanabilir, salt varsayımsal senaryolar yerine gerçeğe en yakın sonuçlar tüm insanlıkla paylaşılabilir. Ayrıca tatlı su ve gıda kaynaklarının planlanması, yenilenebilir enerji kaynaklarının hayata geçirilmesi de dijital ikiz üzerinden elde edilecek veriler ışığında organize edilebilir.

Tabii geçmişteki simülasyonların ele aldığı büyük alanların aksine dijital ikiz sayesinde şehirler daha küçük kesitler halinde ele alınarak karbondan arındırma uygulamaları daha hedef odaklı hale getirilebilir. Bu da en büyük karbon salınımı kaynağı olan şehirlerin oluşturduğu zararın en düşük seviyeye indirilmesine ve dolayısıyla iklim kriziyle mücadelede daha güçlü hareket edilmesine yardımcı olabilir.
Girişimcilik
Şehircilik ve Çevre
İnovasyon