Geleceğe Işık Tutan İnovatif Geri Dönüşüm Girişimleri
Günümüzde en değerli kavramlar arasında sürdürülebilirlik ve verimlilik yer alıyor. Bu amaçla da son yıllarda geri dönüşüm teknolojileri üzerine çeşitli çalışmalar yapılıyor. Öyle görünüyor ki bu inovatif çalışmaların başarabildikleri sayesinde de tüketim kültürünün ve israfın bir nebze de olsa önüne geçilebilecek. Geleceğe daha emin adımlarla ilerleyebilmek için çok değerli olan inovatif geri dönüşüm girişimlerine birkaç örnek vererek son dönemde katedilen mesafeyi daha iyi anlamamız mümkün.
İspanyol tasarımcı Julia Roca Vera, ideal görüntüde olmadığı için çoğu zaman meyve tezgahında kalan ve sonunda çürümeye terk edilen meyveleri değerlendirmek için ilginç bir yol bulmuş. Vera, bu tip ürünleri kozmetik malzemelerin ham maddesi olarak kullanan ve seramik kaplarda müşteriye sunan bir girişime hayat vermiş. Üstelik sürdürülebilirliğe daha fazla katkı sağlamak için bu kapları da yeniden kullanılabilen seramiklerden seçmiş.
Kanada-Toronto merkezli Alt Tex firması ise nişastalı ve şekerli yemek atıklarından yararlanılarak üretilen polilaktik asit ile polyestere alternatif bir malzeme üretiyor. Üretim sektöründe hemen her alanda kullanılan polyesterin alternatifinin bu şekilde üretilmesi de hem geri dönüşüme hem de sürdürülebilirliğe değerli bir katkı olacaktır. Aynı şekilde yine Toronto merkezli bir girişim olan Genecis de gıda atıklarını polimere dönüştürerek plastik ambalajlara bir alternatif geliştiriyor. Yani dünyanın en yaygın problemlerinden biri olan gıda atıkları, bu tip girişimler sayesinde tekrar kullanılabilir başka ürünler haline getiriliyor.
Atık gıda oluşumunda en önemli sebeplerden biri olan tedarik zincirinde yaşanan aksamalar da yeni bir girişimi ortaya çıkarmış. Doğu Afrika’da kurulan yeni bir girişim, üretim fazlası ya da depolama yetersizliği gibi nedenlerle bozulabilen meyveleri, pratik bir güneş kurutucusuyla daha uzun ömürlü ürünler haline getirip lezzetli atıştırmalıklara dönüştürürken israf edilmelerini de önlüyor. Doğayı ve ekonomiyi korumak için geliştirilen projelerden biri de Ganj Nehri’ni ve tapınakları odağına alıyor. Kültürel bir davranış olarak her yıl milyonlarca ton çiçek sunulan Hindistan’daki tapınaklardaki çiçek atıkları ile endüstriyel ve evsel atıklar, ülkenin nehirlerine en çok da Ganj Nehri’ne karışıyor. Özellikle çiçekleri yetiştirmek için kullanılan böcek ilaçları ve diğer kimyasal maddeler nedeniyle su kaynaklarının ve toprağın kirlenmesini önlemek için kurulan Phool isimli girişim ise çoğu kadınlardan oluşan ekibi ile nehirdeki çiçekleri topluyor ve onları kağıt, tütsü, sulu boya gibi ürünlere dönüştürüyor. Böylece hem yerel halk için iş imkanı oluşuyor hem de temiz su kaynaklarının kirletilmesini önlemeye çalışıyor. Üstelik şirket, ürettiği kağıtları da fesleğen tohumları ile doldurarak, işi biten kağıtların kullanıcılar tarafından ekilmesini de öneriyor. Böylece dünya genelinde her yıl yok olan hektarlarca yeşil alanı bir nebze de olsa canlandırmayı hedefliyor.
Bu girişimlerin dışında ilaç ve elektronikte kullanılmak üzere biyomateryal üretmek amacıyla böcek çiftliği kuran Singapurlu start-up Insectta ile Faroe Adaları kıyılarında deniz yosunu yetiştiren Ocean Rainforest isimli şirket de inovatif geri dönüşüm projelerine örnek olarak verilebilir. Tüm bu girişimlerin ortak noktası ise insanlığın ve dünyanın bir sorununa çözüm üretmek için yeni fikirlerle teknolojiyi buluşturmak. Hedef ise işe yaramaz görünen tüm atıkları, tüketilmeyip israf edilen tüm gıdaları bir şekilde farklı amaçlar için kullanıma sunmak. Güzel haber ise gün geçtikçe bu tip girişimlerinin başarı oranının artması.
İspanyol tasarımcı Julia Roca Vera, ideal görüntüde olmadığı için çoğu zaman meyve tezgahında kalan ve sonunda çürümeye terk edilen meyveleri değerlendirmek için ilginç bir yol bulmuş. Vera, bu tip ürünleri kozmetik malzemelerin ham maddesi olarak kullanan ve seramik kaplarda müşteriye sunan bir girişime hayat vermiş. Üstelik sürdürülebilirliğe daha fazla katkı sağlamak için bu kapları da yeniden kullanılabilen seramiklerden seçmiş.
Kanada-Toronto merkezli Alt Tex firması ise nişastalı ve şekerli yemek atıklarından yararlanılarak üretilen polilaktik asit ile polyestere alternatif bir malzeme üretiyor. Üretim sektöründe hemen her alanda kullanılan polyesterin alternatifinin bu şekilde üretilmesi de hem geri dönüşüme hem de sürdürülebilirliğe değerli bir katkı olacaktır. Aynı şekilde yine Toronto merkezli bir girişim olan Genecis de gıda atıklarını polimere dönüştürerek plastik ambalajlara bir alternatif geliştiriyor. Yani dünyanın en yaygın problemlerinden biri olan gıda atıkları, bu tip girişimler sayesinde tekrar kullanılabilir başka ürünler haline getiriliyor.
Atık gıda oluşumunda en önemli sebeplerden biri olan tedarik zincirinde yaşanan aksamalar da yeni bir girişimi ortaya çıkarmış. Doğu Afrika’da kurulan yeni bir girişim, üretim fazlası ya da depolama yetersizliği gibi nedenlerle bozulabilen meyveleri, pratik bir güneş kurutucusuyla daha uzun ömürlü ürünler haline getirip lezzetli atıştırmalıklara dönüştürürken israf edilmelerini de önlüyor. Doğayı ve ekonomiyi korumak için geliştirilen projelerden biri de Ganj Nehri’ni ve tapınakları odağına alıyor. Kültürel bir davranış olarak her yıl milyonlarca ton çiçek sunulan Hindistan’daki tapınaklardaki çiçek atıkları ile endüstriyel ve evsel atıklar, ülkenin nehirlerine en çok da Ganj Nehri’ne karışıyor. Özellikle çiçekleri yetiştirmek için kullanılan böcek ilaçları ve diğer kimyasal maddeler nedeniyle su kaynaklarının ve toprağın kirlenmesini önlemek için kurulan Phool isimli girişim ise çoğu kadınlardan oluşan ekibi ile nehirdeki çiçekleri topluyor ve onları kağıt, tütsü, sulu boya gibi ürünlere dönüştürüyor. Böylece hem yerel halk için iş imkanı oluşuyor hem de temiz su kaynaklarının kirletilmesini önlemeye çalışıyor. Üstelik şirket, ürettiği kağıtları da fesleğen tohumları ile doldurarak, işi biten kağıtların kullanıcılar tarafından ekilmesini de öneriyor. Böylece dünya genelinde her yıl yok olan hektarlarca yeşil alanı bir nebze de olsa canlandırmayı hedefliyor.
Bu girişimlerin dışında ilaç ve elektronikte kullanılmak üzere biyomateryal üretmek amacıyla böcek çiftliği kuran Singapurlu start-up Insectta ile Faroe Adaları kıyılarında deniz yosunu yetiştiren Ocean Rainforest isimli şirket de inovatif geri dönüşüm projelerine örnek olarak verilebilir. Tüm bu girişimlerin ortak noktası ise insanlığın ve dünyanın bir sorununa çözüm üretmek için yeni fikirlerle teknolojiyi buluşturmak. Hedef ise işe yaramaz görünen tüm atıkları, tüketilmeyip israf edilen tüm gıdaları bir şekilde farklı amaçlar için kullanıma sunmak. Güzel haber ise gün geçtikçe bu tip girişimlerinin başarı oranının artması.