Kişisel Blog

Bisiklet Kullanımını Yaygınlaştırma Konusunda Öğreneceklerimiz Var

Son yıllarda hızla gelişen çevre bilinciyle birlikte dünya genelinde bisiklet kullanım oranı da gittikçe artmaya başladı. Trafiğe ve hava kirliliğine çözüm getirmesi nedeniyle özellikle bazı şehirlerde araba sayısından çok bisikletin olduğunu görüyoruz. Avrupa’nın liderliği tartışmasız olsa da son dönemde Çin, ABD, Japonya, Kolombiya gibi ülkeler de bisiklet kültürünü oluşturmaya çalışıyor. Öyle ki Amsterdam, Kopenhag, Bogota, Curitiba ve Montreal, dünyanın bisikletsiz yaşanmayacak 5 şehri olarak kabul ediliyor. Bu şehirlerde ve ülkelerin genelinde özel bisiklet yolları, vergi indirimleri ve trafik kuralları var.

Kopenhag üzerinden ilerleyelim. Şehirde 1970 yılında yapılan sayımda 100 bin bisiklet ve 350 bin araba bulunuyormuş. Bugün ise yaklaşık 700 bin bisiklet ve 120 bin otomobil mevcut. Hatta araştırmalara göre Kopenhag’da yaşayanlar her gün dünya çevresini 35 kez kat edecek kadar bisiklet sürüyor.

Şehirdeki yolculukların yaklaşık %30’u bisikletle yapılıyor. İşe gidiş-gelişlerde bisiklet kullanım oranı %40’ı da aşıyor. Son 15 senede bisiklet kullanımı %20’den fazla artış gösterirken her 4 bisikletliden 3’ü, yolların kendisi için güvenli olduğunu düşünüyor.

Peki, Kopenhag ve genel olarak Danimarka, bisiklet kullanım oranında bu başarıyı nasıl yakaladı? Bunun birden çok cevabı olduğunu düşünüyorum. İlk olarak Kopenhag ve ülkenin hemen her yanı yeni bisiklet yollarıyla donatıldı. Bazı yollar ve köprüler sadece bisiklet kullananlara açık hale getirildi. Bisiklet yolları, köprüler, bisiklet parkları gibi uygulamalar yaygınlaştırıldı. Ayrıca terk edilmiş haldeki yaklaşık 13 bin bisiklet de toplanmış ve onarılmış. Toplam 150 milyon dolar harcanmış. Bu tutar ilk başta çok görünse de bence orta ve uzun vadede oluşturacağı katma değerin rakamsal bir karşılığı yok.

Bu uygulamaların sağlık açısından birçok önemli faydası bir yana, bir bisikletle 1 km yol kat etmek, yaklaşık 1 dolarlık ekonomik kazanç demek. Bu da günlük 1.5 milyon dolara yakın tasarruf potansiyeli anlamına geliyor. Yani bisiklet kullanımı için yapılan yatırımlar, orta vadede kendini amorti etmeyi başaracak gibi görünüyor. Sonrası ise şehir ve ülke ekonomisine kar olarak kalacak.

Kısacası Danimarka, bisiklet kullanımını yaygınlaştırmak için elinden geleni yapıyor ve bu konuda da oldukça başarılı buluyorum. Tabii bunu örnek alan başka ülkeler de mevcut. Lüksemburg’da, Fransa’da, Belçika’da, ABD’de bisiklet için yapılan harcamalarda vergi indirimi uygulanıyor. Hatta Fransa’da orta okullarda bisiklet dersi verilmesi kararı da gündemde. Yani tüm dünyada bisiklet kullanımını yaygınlaştırmak için çeşitli uygulamalara gidiliyor. Bizim de bu tip uygulamaları hayata geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye’de durum ne diye merak edenlere de bilgi vereyim. Türkiye’de bisiklet kullanımı %5 gibi oldukça düşük bir oranda. Her yıl 1 milyondan fazla bisiklet satışı yapılmasına rağmen kullanım oranının bu kadar düşük olmasında bisikletliler için özel yolların bulunmaması, bisiklet park yerlerinin yetersiz olması, toplu taşıma araçları ile bisiklet taşınmasının uygun olmaması, gibi nedenler pay sahibi. Ancak hem toplum sağlığı hem de ekonomik açıdan tasarruf için hiç şüphesiz; bisiklet kullanımının yaygınlaştırılması gerekiyor. Bunun için sadece çocukların değil yetişkinlerin de bisiklet kullanmaya teşvik edilmesi şart. Bu konuda atılması gereken adımların başında bisiklet yollarının yapılması, uygun park alanlarının oluşturulması, vergi indirimi gibi teşviklerin uygulanması geliyor. Ancak tüm bunlardan önemlisi; hem yayaların hem de otomobil sahiplerinin bisiklet kullananların trafikteki haklarıyla ilgili bilinçlendirilmesidir.
Girişimcilik
Şehircilik ve Çevre
İnovasyon