Kişisel Blog

Bir Şirket Kültürü Olarak Tasarım Odaklı Düşünme

İş dünyasında “kalıpların dışında düşünme” kavramına yapılan vurguyu sık sık duymuşsunuzdur. Standart olanın dışına çıkmayı, farklılık sunmayı ifade eder. Aslında iş hayatının özünde yer alır, ancak son yıllarda bir kavram olarak çok daha sık anılır, üzerine incelemeler yapılır oldu. Günümüzde “design thinking” yani tasarım odaklı düşünme kavramı ile özellikle girişimciliğin farklı bir boyut kazandığını, değişen tüketici alışkanlıklarına uyum sağlamanın kolaylaştığını söylemek mümkün. Peki, design thinking nedir, nasıl yapılır ve faydaları nelerdir?

Design thinking yani tasarım odaklı düşünme, yeni bir tür düşünce sistemi olarak kabul edilmeli. Bir konuyu ele alırken ilk haliyle ikna olmak yerine varsayımlara karşı çıkmayı, sorunları yeniden tanımlamayı, yenilikçi çözümler üretmeyi ve kullanıcıları anlamayı merkeze alan bir düşünce biçimi. Sorunlar karşısında çözüm yolları ararken farklı yollar denemekten çekinmemek, empati kurarak çözüm geliştirmeyi hedeflemek, yenilikçi yaklaşımlarla çözüme ulaşmak, kısacası “thinking outside of the box” yani kalıpların dışında düşünme felsefesini benimsemek demek. Üstelik her yeni öneriye de aynı şekilde yaklaşmayı gerektiren yinelemeli bir süreç. Karmaşık problemlere ve neredeyse tüm alanlara uygulanabilen bir yaklaşım olan design thinking’in önemi de burada yatıyor.

Teknoloji geliştikçe daha karmaşık hale gelen dünyamızda sorunlarda geçmişin sadeliğinin uzağında. Bu da alternatif çözüm yollarını, farklı bakış açılarını zorunlu kılıyor. Tasarım odaklı düşünme de insanı merkeze alarak empati kurulmasını ve sorunların kullanıcı gözünden bakılarak çözülmesini sağlıyor. İş hayatında ekiplerin ortak düşüncelerine sıklıkla vurgu yapılır, ancak aslında iyi bir ekip kurabilmek için durumlara ve sorunlara farklı açılardan bakabilme kabiliyeti olan üyelerin seçilmesi gerekir. Böylece farklı fikirler ve haliyle farklı çözüm yolları üretilebilir, denemeler üzerinden en doğru sonuca ulaşılabilir.

Tasarım odaklı düşünme adımları da baştan sona tüm süreci kapsar. İlk olarak empati kurmak yani kullanıcıların sorunlarını ve ihtiyaçlarını belirlemek gerekir. Kişisel varsayımlar yerine kullanıcı araştırması yapılarak problemin net bir şekilde anlaşılması mümkün. Ardından araştırma aşamasında elde edilen veriler ışığında problemler tanımlanıp fırsatlar belirlenir. Bu noktada kullanıcıların motivasyonları ve yaşadıkları sorunlar ile alana yönelik gözlemler bir araya getirilebilir.

Design thinking adımlarından bir diğeri ise belki de en kritik nokta olan fikir geliştirme. İlk iki aşamada elde edilen veriler ve yapılan tanımlamalar üzerine çözüme yönelik fikirler bu aşamada üretilir. Bu noktada, daha önce de belirttiğim gibi kutunun dışında yani kalıpların ötesinde düşünmeye ihtiyaç vardır. Klasik fikirler ve çözümler yetersiz kaldığı için girilen bu yolda alternatif çözüm yollarına odaklanmak, yenilikçi bir yaklaşım belirlemek önemli.

Yeni fikirlerin üretilmesinin ardından ise üretilen çözüm yollarını somutlaştıracak prototipler ya da deneme sürümleri üretmek. Bu adımın devamında ise kullanıcılar ile birlikte yürütülmesi gereken test aşaması gelir. Böylece kullanıcıların, üretilen çözümün beğendikleri ve beğenmedikleri noktalar tespit edilerek geliştirmeler yapılabilir. Son aşamada ise son testlerden elde edilen sonuçlar değerlendirilir. Eğer elde edilen sonuçlar tatmin edici değilse süreç en başa alınır ve yeni çözüm yolları üretilmeye başlanır. Çünkü tasarım odaklı düşünme, yinelemeli bir süreçtir ve sonuçlar yeterli olana kadar tekrarlanır.

Tasarım odaklı düşünmenin faydaları da burada yatar. Kullanıcı kitlesiyle empati kurulmasını sağlayan tasarım odaklı düşünme, basamakların her birinde hedef kitlenin ihtiyaçlarının, beklentilerinin ve özelliklerinin daha iyi anlaşılmasını sağlar. Alternatif çözümler üretme süreci boyunca yaşanan beyin fırtınası ile ekibin ve dolayısıyla şirketin farklı fikirler üretme yeteneğini geliştirir. Kısacası şirket kültürünü etkiler. Prototipler, deneme sürümleri ve testler sayesinde de en doğru sonuca ulaşana kadar sorgulamaya devam edilmesini sağlar. Bu da mükemmele ulaşmak için en etkili yol olarak kabul edilebilir.

Bu düşünce yapısı, klasik yaklaşımlara meydan okuduğu için yenilikleri de beraberinde getirir. Tasarım odaklı düşünme, özellikleri gereği her adımı ayrı ayrı düşünüp planlamayı, sorunlara empati kurarak yaklaşmayı, en doğru sonuca ulaşana kadar tekrar tekrar uygulamayı gerektirdiği için hem kullanıcılara hem de ürüne ya da hizmete mutlak hakimiyet anlamına da gelir. Neredeyse tüm uluslararası firmaların repertuarında yer alan bu yaklaşım, hemen her sektörde şirketlerin bütün departmanında kullanılabilir, bir şirket kültürü olarak başarıya giden yolu açabilir. Aslında bunu başarmak için gerçekten çözüm odaklı olmak yeterli.
Girişimcilik
Şehircilik ve Çevre
İnovasyon