Kişisel Blog

Bir Akıllı Şehir de Avrupa’da: Panasonic Berlin ve Geleceğin Şehirleri

Dünyada kentleşme oranı hızla artıyor. İlk kez 2010 yılında dünya nüfusunun %50’si kentlerde yaşamaya başlamış olmasına rağmen Birleşmiş Milletler verilerine göre 2030 yılında bu oranın %60’a, 2050’de ise %70’e çıkması bekleniyor. Yani şehirler gitgide daha kalabalık yaşam alanlarına dönüşüyor.

Tabii teknolojik gelişmeler de şaşılacak derecede hızla yaygınlaştığı için şehirler, teknolojilerin yeni yaşam alanları olmaya başladı. Öyle ki akıllı şehirlerle birlikte teknolojiden güç alan, altyapısından günlük işleyişine kadar her aşamasına kadar dijital dünyadan ve verilerden yararlanan şehirler inşa ediliyor ya da köklü şehirler bu anlayışa göre elden geçiriliyor. Peki, akıllı şehir tam olarak nedir?

Bir şehrin akıllı şehir olarak tanımlanabilmesi için belli başlı özelliklere sahip olması gerekiyor. Teknoloji temelli ve akıllı altyapı sistemleri, afet ve acil durum yönetimi, kesintisiz veri dolaşımı için ücretsiz wi-fi ve diğer internet teknolojileri, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, enerji ve doğal kaynakları tasarruflu kullanan akıllı binalar, akıllı trafik çözümleri, temiz enerji kullanan toplu taşıma sistemi, akıllı atık toplama ve geri kazanım sistemleri, güvenliği sağlayan teknolojiler bunlardan en önemlileri. Ülkemizde henüz bu sınıfa dahil olan şehirler bulunmasa da dünyada akıllı şehir örneklerini farklı kıtalarda görmek mümkün.

New York, Taipei, Barselona, Amsterdam, Hong Kong, Oslo, Singapur, Londra, Madrid, Şangay gibi dünyadaki akıllı şehirlerin ortak özellikleri bulunuyor: Yeni teknolojileri ve yaklaşımları şehir genelinde kullanarak veriler ışığında çözümler üretmeleri, Nesnelerin İnterneti yaklaşımına uygun akıllı evler inşa edilmesi, sürdürülebilirliği destekleyecek çözümler sunmaları, enerjiyi ve doğal kaynakları korumaya yönelik uygulamaları hayata geçirmeleri. Bu özellikleri taşıyan akıllı şehirlerden biri de Berlin. Avrupa’daki akıllı şehirlerden biri olan Berlin, birkaç yıl önce Panasonic iş birliği ile bir projeyi uygulamaya koydu. Yapılan çalışmalar sonucunda Berlin’deki Future Living isimli mahalle, şehrin ilk akıllı mahallesi oldu. Yaklaşık 7.5 kilometrekarelik bir alanı kapsayan bu akıllı şehir projesi ile güneş enerjisiyle çalışan ısı pompaları kullanılarak mekanlar ısıtılıyor, soğutuluyor ve sıcak su elde ediliyor. Üstelik sistem, kurulumu için bulut teknolojilerinden faydalanıldığından karbon emisyonu açısından da çevreci.

Panasonic’in geliştirdiği havadan suya ısı projesinde, yapılarda fotovoltaik (PV) panelleri ve enerji yönetim sistemine entegre depolama pilleri dahil olmak üzere akıllı enerji çözümleri kullanılıyor. Enerjinin verimli kullanılmasına odaklanan bu proje ise hem karbon emisyonu ciddi oranda azalıyor hem de kullanılan enerji miktarı azaldığı için tasarruf elde ediliyor.

Future Living bölgesinde aynı zamanda Nesnelerin İnterneti (IoT) altyapısı üzerinden merkezi yönetim ile Panasonic TV’ler ve akıllı hoparlörlerle bağlantı kurma üzerine de çalışmalar yapılıyor. Yani Berlin’in bu akıllı şehir bölümünde hem doğadan hem de teknolojiden konfor ve sürdürülebilir gelecek için faydalanılıyor.

Bunun dışında Dünya genelinde sıfırdan inşa edilen akıllı şehir projeleri de bulunuyor. Toyota tarafından hazırlanan Japonya’daki akıllı şehir Woven City, Panasonic’in akıllı şehir projesi Fujisawa SST, Suudi Arabistan’daki The Line projesi ve dünyadaki akıllı şehir projelerinin ortak noktası ise teknoloji ile doğanın iş birliğinden yararlanarak sürdürülebilir yaşam alanları sunmak.

Doğal kaynakların verimli şekilde kullanılmasını, karbon ayak izinin en düşük seviyeye indirilmesini, şehirlerin ihtiyaçlarının veriler ışığında karşılanmasını, trafikten ulaşıma her aşamada tasarruf edilmesini amaçlayan bu projeler, bugün henüz çok yaygınlaşmamış olsalar da çok daha fazlasına şahit olacağımız aşikar. Eğer vadettikleri başarıları sunarlarsa da kaçınılmaz olarak gelecekte standart şehir mimarisini akıllı şehirlerin oluşturacağınız söyleyebilirim.
Girişimcilik
Şehircilik ve Çevre
İnovasyon