Kişisel Blog
İş Yerinde Sessiz ve Derin Büyüme: Quiet Thriving

İş Yerinde Sessiz ve Derin Büyüme: Quiet Thriving

Pandemi sonrası dönemde iş hayatında sessiz istifa kavramını daha sık duymaya başlamıştık. İş hayatlarından hatta genel olarak hayatlarından çeşitli sebeplerle memnun olmayan çalışanların yalnızca temel görevlerini yerine getirdikleri, gelişime ya da büyümeye yönelik çalışmalara dahil olmadıkları, günlük hayatlarında da yalnızca zorunlu oldukları eylemleri yerine getirdiklerini ifade eden bu kavram; ihtiyaçtan fazla emek, enerji ve coşkunun sergilenmediğini vurguluyordu. İdare etmek olarak özetlemek mümkün.

Son dönemde ise bu kavramın karşısında yeni bir yaklaşımın yükseldiği görülüyor. Quiet thriving yani sessiz yükselme ya da sessiz gelişme olarak anılan bu anlayış, çalışanların işle ve genel olarak hayatla olan ilişkilerini gözden geçirmelerini ifade ediyor. Aşırıya kaçmadan ve tüm enerjiyi harcamadan işe daha fazla odaklanmayı ve keyif almayı hedefleyen iyimser bir yaklaşım. Aşırı çalışma, bunalma ve kaçınılmaz olarak tükenmişlik hissini getirdiği sessiz istifanın oluşturduğu mutsuz havanın aksine sessiz gelişmede çalışanlar, iş hayatlarında önemli değişiklikler yaparak daha motive, daha mutlu ve tatmin olmuş hissetmeye odaklanırlar.

Aslında bunu sağlamak oldukça önemli. Çünkü çalışanların aidiyet hissetmemesi, mutsuz olması, yok sayıldığına inanması negatif bir iş ortamına yol açar. Bu da kaçınılmaz olarak verimliliğin düşmesini ve şirketin zarar görmesini beraberinde getirir. Hedeflerinden uzaklaşan şirketlerde hava daha fazla negatife döner ve çalışanlar daha mutsuz, daha verimsiz olur. Yani sessiz istifa için ortam daha da uygun hale gelir.

Sessiz gelişmede ise motive olan çalışanlar, daha başarılı olmak için gayret gösterme ve yeni başarılar için çalışma eğiliminde olur. Tükenmişlik hissi azalacağı için motivasyon ve verimlilik artar, çalışanların kendilerine kattığı değerler daha yüksek performans göstermelerine de katkı sağlar. Artan ekip ruhu ve pozitif hava ile birlikte daha verimli bir iş ortamı ve hedeflerini gerçekleştirme yolunda ilerleyen şirketler ortaya çıkar.

Liderler Gelişimin Anahtarı

Bunu sağlamak yani iş yerinde sessiz gelişmeyi desteklemek için liderlere önemli görevler düşüyor. En başta aidiyet duygusunu güçlendirecek bir şirket kültürü inşa etmek şart. Kendini çalıştığı ortama ait hissetmeyen bir personelin verimli olması oldukça zor. Bununla birlikte daima gelişim gösterebilecekleri fırsatlar da sunulmalı. Eğitimler, iş-yaşam dengesini güçlendirecek aktiviteler, mentor ve danışmanlık imkanları ile çalışanın gelişimine ve geleceğine yatırım yapılmalı. Çünkü çalışan kalitesi arttıkça bu iş ortamına da yansır.

Tabii olumlu ve olumsuz geri bildirimler de gelişimin olmazsa olmazı. Ortak akılla belirlenen hedeflere ulaşan çalışanın takdir edilmesi, hedefe ulaşamayan çalışanın ise güçlü ve zayıf yönlerinin değerlendirilerek gelişimi için cesaretlendirilmesi önemli. Böylece çalışanlara, başarılarının görüldüğü ve eksik yanlarının geliştirilmesi için fırsatlara sahip oldukları hissettirilir. Küçük başarıların kutlanması, hataların da öğrenme sürecinin parçası olduğunun gösterilmesi ile çalışanların daha motive, daha güvenli hissetmeleri sağlanabilir. Bu da kendilerini ve şirketi büyütmek için daha fazla enerji harcamalarını sağlayabilir.

Sessiz Gelişim İçin Sesli Olmak

Quiet thriving için çalışanların yapması gerekenler basit ama önemli adımlar aslında. İlk olarak kaybedilen tutkuyu ve arzuyu geri kazanmak için olumsuz bakış açısı yerine olumlu noktaları öne çıkaracak bir zihniyet değişimi gerekiyor. İşin sevilmeyen kısımları yerine sevilen yanlarına odaklanmak, getirilerini göz önünde bulundurmak, potansiyelini değerlendirmek bunu sağlayabilir. Yani zihniyet değişimi için büyük adımlar atmak yerine küçük faydalara odaklanarak yola çıkmak işe yarayabilir.

Bu yola çıkmak ise muhtemelen adımların en kolayı, ama aynı zamanda en zoru. Çünkü bazen en küçük adımı atmak, en basit hareketi yapmak bile çok zormuş gibi görünebilir. Oysa ileri doğru atılan en küçük adım bile yeni yolları, yeni fırsatları beraberinde getirecek yeni bir görüş açısı sunabilir. Bu nedenle büyümek ve gelişmek için harekete geçmek olmazsa olmaz.

Tabii bunu yaparken sınırları iyi çizmek, iş-yaşam dengesini korumaya özen göstermek gerekiyor. Başarı arttıkça gelen daha fazla gelişme hevesi, bir süre sonra tüm enerjiyi ve zamanı tek bir noktaya odaklamaya yol açabilir. Bu da kişisel dengenin bozulmasına ve tükenmişliğe giden yola çıkar çoğu zaman. Bu nedenle sınırlar korumak, dengeyi önemsemek gerekiyor.

Son adım ise kişisel hedeflerle kurumsal hedefleri zıtlıktan kurtarmak ve bir ekip ruhu inşa etmek için daha katılımcı olmak. Kişisel ve kurumsal hedeflere ulaşmak için tek başına olmak değil, ekipçe hareket etmek şart. Bu sağlandığı takdirde yükün paylaşılması, yürünen yolun daha zahmetsiz olmasını sağlar. Yani sessiz gelişmek için sesli ve paylaşımcı olmak gerekiyor da denilebilir.