Kişisel Blog
İş Hayatında Languishing Verimliliği Nasıl Etkiliyor?

İş Hayatında Languishing Verimliliği Nasıl Etkiliyor?

Her geçen gün artan temposuyla hayat bazen beklenenden yorucu olabiliyor. Dijital uyaranlar, beklentiler, görevler, sorumluluklar ve daha fazlası zaman zaman farklı sonuçlara yol açabiliyor. Örneğin birçok olumsuz faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkan depresyon, hayatı hiç olmadığı kadar derinden etkileyebiliyor ve ne yazık ki kişinin depresyonda olup olmadığını dışarıdan bakarak anlamak her zaman çok kolay olmuyor. Hatta bazen kişiler hissettikleri durumları analiz ederek depresyonda olduklarını bile düşünebiliyorlar.
 
Ancak bu alanda yapılan bazı araştırmalar gösteriyor ki depresyon olduğu düşünülen belirtiler nedeniyle psikologlara yapılan başvuruların neredeyse yarısı aslında depresyon değil. Etkileri hem günlük hayatta hem de iş hayatında görülebilen ve zaman zaman depresyonla karıştırılabilen ruh halinin adı ise languishing.
 
Çöküş, tükeniş gibi anlamlara gelen languishing; aslında en genel haliyle depresyon ile mutluluk arasında bir noktada takılma, arada kalma durumu. Depresyon kadar ağır semptomları olmayan languishing, yine de günlük hayatın ve iş hayatının kalitesini ciddi oranda düşürebilir. Bu sendroma sahip kişiler kendilerini tatminsiz, boşlukta, tükenmek üzere, amaçsız, motivasyonsuz hissedebilir. İnsanlar hayatlarına devam ederler; ama tam kapasite ile çalışamadıklarını, odaklanamadıklarını, geleceğe dair net fikirlerinin olmadığını düşünür. Ancak bir tür kayıtsızlık hali bulunur ve bu hislerle düşünceleri ortadan kaldırmaya dair istekleri olsa da çoğu zaman herhangi bir girişimde bulunmazlar. Yani kayıtsızlığa karşı da kayıtsızlık vardır denilebilir.
 
İş hayatında languishing ise kendini pozitiften negatife giden bir süreç şeklinde gösterir. Projelere katılım olsa da enerji düşük seviyede olur. Çünkü çalışan, yapacağı işe dair bir anlam ve amaç hissetmekte zorlanır. Ardından görevleri yerine getirmek yerine küçük ertelemeler yaşanmaya başlanır ve yeni sorumluluklar almaktan kaçınılır. Kaçınılamayan görevlerde ve sorumluluklarda ise alınan kararların ve tamamlanan işlerin kalitesi düşer.
 
Languishing belirtileri genelde bu adımların gözlemlenmesiyle tespit edilebilir. Amaçsız hissetme, sorumluluktan kaçınma, performansın önce durgunlaşıp ardından azalması, unutkanlık ve konsantrasyon sorunları, iş ortamında etkileşimin azalması, memnuniyetsiz ve tatminsiz hissetme gibi belirtiler, iş hayatında languishing belirtileri olarak kabul edilebilir.
 
Languishing sendromunun nedenleri ise çoğu zaman sürekli strese maruz kalmak, monoton yaşam tarzı, tercih edilmemiş yalnızlık, iletişim başarısızlıkları, geçmişte belirlenen hedeflere ulaşamama nedeniyle özgüvenin azalması gibi oldukça çeşitlidir. Bunlardan birkaçının bir araya gelmesi nedeniyle kişi kendini çökmekte ya da tükenmiş hissedebilir. Bu sendromum iş hayatına yansımaları ise beklenilenden oldukça fazladır.
 
İş Yerinde Languishing Hangi Sonuçları Getirir?
 
İlk olarak verimlilik kaçınılmaz olarak düşer. Çünkü yeni sorumluluklar almayan, enerjisi düşük, isteksiz, odaklanamayan bir çalışan kaçınılmaz olarak verimsiz çıktılar sunar. Üstelik düşük motivasyon nedeniyle azalan yenilikçilik de eklenince problem çözme, ürün geliştirme gibi kabiliyetler önemli derecede zedelenir. Aynı zamanda iş ortamında etkileşim de düşeceği için ekip ruhu oluşturmakta güçlükler yaşanır.
 
Kısacası iş hayatında languishing etkileri; tatminsiz hisseden çalışanların yenilik aramaları nedeniyle yüksek işten ayrılma, ekip ruhunun azalması, yenilikçi fikirlerin üretilememesi, dolayısıyla verimliliğin ve kârlılığın düşmesi olarak özetlenebilir. Bunu engellemek yani languishing sendromunu önlemek ya da etkilerini ortadan kaldırmak için ise hem kişilere ve de liderlere çeşitli görevler düşer.
 
Bu duyguları hisseden kişilerin yapması gerekenlerin başında küçük hedeflere odaklanmak gelir. Belirlenen küçük hedeflere ulaşıldıkça artacak motivasyon hem sonraki küçük hedeflere hem de daha büyük hedeflere ulaşma konusunda itici güç olabilir. Ardından kesintisiz çalışma ile uzun molalar verme arasında bir denge kurulmalı. Çalışırken odaklanmayı güçleştirecek tüm bildirimler ve uyaranlar kapatılabilir, sorumluluk almamak için verilen uzun molalar ise daha kısa ama daha değerli küçük ödüllere dönüştürülebilir.
Ayrıca zaman zaman 1-2 günlük tatiller de kısa molalar olarak değerlendirilebilir ve zihni tazelemeye yardımcı olabilir. Son olarak iş hayatında daha motive olmak için günlük hayata dair yeni anlamlar bulmak da oldukça önemli. Sosyal bağlar kurmak, yeni hobiler edinmek, hoşa giden rutinler oluşturmak mümkün.
 
Languishinge karşı liderlere düşen görevler ise çalışanları destekleyici, şeffaf iletişim ortamı sunan, mesleki gelişim için teşvik eden, başarının ödüllendirildiği, düzenli geri bildirimlerle ekip analizlerinin aksatılmadığı, iş-yaşam dengesini korumaya özen gösteren bir iş ortamı sunmak. Yani çalışanların kendilerini daha güvende hissettikleri, fikirlerini açıkça ifade edebildikleri, ortak amaçlar konusunda motive edildikleri, dinlenip enerji kazanabildikleri bir ortamında oldukları takdirde tatminsizliğin ve arada kalmışlığın artması, verimliliğin artması mümkün.