Kişisel Blog

Suudi Arabistan, The Line Projesi ile Geleceğin Şehrini İnşa Etmeye Hazırlanıyor

Fosil yakıtlara dayanan ekonomisini çeşitlendirmek ve geleceğe yönelik yatırım yapmak isteyen ülkelerden biri de Suudi Arabistan. Bu yatırımlardan biri ise geçtiğimiz yıl duyurulan NEOM isimli proje. Üç aşamadan oluşan bu NEOM Projesi’nde Oxagon isimli bir sanayi bölgesi tasarımı yer alıyor. Deniz üstüne inşa edilmesi planlanan bu 40 kilometrekarelik dev yapı, Kızıldeniz’in en büyük sanayi sitesi olmaya aday. Projede yer alacağı duyurulan diğer çalışma ise Suudi Arabistan’ın en yüksek dağı olan Sarawat Dağları’na kurulacak Trojena isimli kayak merkezi.

NEOM Projesi’nin en önemli ayağı ise geçtiğimiz günlerde görselleri de paylaşılan The Line isimli şehir. Aslında tek bir yapıdan oluşması planlanan bu şehrin, tamamlandığında milyonlarca insana aynı yapıda yaşam alanı sunması planlanıyor.

Suudi Arabistan’ın kuzeybatısına inşa edilmesi düşünülen The Line; 170 kilometre uzunluğa, 200 metre genişliğe ve denizden 500 metre yüksekliğe sahip olacak. Neredeyse Belçika büyüklüğünde olacağı açıklanan bu devasa yapı tamamlandığında ise 9 milyon kişiye ev sahipliği yapacak.

Sahil boyunca uzanacak şekilde inşa edilecek yapının ilginç tasarım özelliklerinden birisi ise iki cephesinin de aynalarla kaplanacak olması. Yani uzaktan bakıldığında yapının duvarları yerine çöl manzarasının yansıması görülebilecek.

Tabii Line şehri birçok teknolojik yeniliğe de sahip olacak. Dünyada robot sayısı, insan sayısından fazla olacak şekilde tasarlanacak Line, aynı zamanda %100 yenilenebilir enerji ile çalışacak. Üstelik fosil yakıtlı araçlardan ve karbon emisyonundan tamamen arınmış şekilde inşa edilecek şehirde herhangi bir otomobil ya da araç yolu bulunmayacak. Bunun yerine şehrin bir ucundan diğer ucuna 20 dakikada ulaşılmasını sağlayacak yüksek hızlı tren kullanılacak. Yani yapının herhangi bir noktasından uzaktaki bir noktaya ulaşmak için fosil yakıt kullanılmayacak ve uzun süre harcanmayacak.

34 kilometrekarelik alana inşa edilecek şehirde 5 dakikalık yürüyüşle de kentsel bahçelere ve ihtiyaç duyulan tüm sosyal alanlara ulaşılması sağlanacak. Yalnızca rüzgar ve güneş enerjilerinin kullanılacağı şehrin ilk aşamada 1.5 milyon nüfusa ev sahipliği yapılacak bölümünün inşa edilmesi, ardından kalan bölümlerin tamamlanması planlanıyor.

Bunlarla birlikte tasarımı, planlaması, özellikleri ve bakış açısı ile fütüristik mimariye yeni bir soluk kazandıracak The Line, aynı zamanda birçok soruyu da beraberinde getiriyor. İlk bakışta çevreci ve insan odaklı olarak kabul edilen The Line, bir yandan da klostrofobik bir yaşam sunuyor gibi görünüyor. Her ne kadar kişi başı kentsel hacmin 1.000 metreküp olacağı söylense de yalnızca 200 metre genişliğe sahip bir alanda milyonlarca insanın yaşaması fikri oldukça düşündürücü.

Ayrıca düz bir hat şeklinde uzanacak 170 kilometre uzunluğundaki ayna kaplı bu yapı, biyoçeşitliliği de kaçınılmaz olarak etkileyecek. Bariyer görevi üstleneceği için günün belli bölümlerinde geride bıraktığı arazide büyük gölgeler oluşturacağı gibi bu büyüklükte bir yapının inşası sırasında da doğaya salınacak karbon emisyonu da çok yoğun olabilir.

Bu tip sorularla birlikte The Line şehri, özellikleri ve ayrıntılarıyla birlikte geleceğin akıllı şehirlerinden biri olmaya aday. Vadettiklerini gerçekleştirebilirse otomobillerden ve fosil yakıttan tamamen arınmış, insandan çok robotun yer aldığı ve her türlü işleyişin dijital hizmetlerle gerçekleştirildiği bir akıllı şehir, geleceği bugünden yaşamaya başlamak anlamına gelebilir.
Girişimcilik
Şehircilik ve Çevre
İnovasyon