Kişisel Blog

Sahte Aciliyet Kültürü: Her İş Gerçekten Söylendiği Kadar Acil mi?

İş hayatında başarılı olmak için stres yönetimi ve verimlilikle ilgili çalışmalar yapılması şart. Verimliliği artırmak için zamanı ve kaynakları doğru kullanmak, stresi bir destekleyici güç olarak ele almak gerekir. Üstelik yoğun iş hayatında takvim de çoğu zaman sıkışıktır ve bir iş tamamlanmadan başka bir işle ilgilenmek gerekir. Peki, gerçekten de işler söylenildiği kadar acil mi, yoksa yanlış yönetim uygulamaları nedeniyle aslında suni bir aciliyet ile mi karşı karşıyasınız?
 
Bu soruya en doğru cevabı verebilmek için sahte aciliyet kültürünü yakından tanımak ve bu anlayışla mücadele etmek için yapılması gerekenlere göz atmak gerekiyor. İlk olarak “Sahte aciliyet kültürü nedir?” sorusunun cevabıyla başlamak lazım.
 
Verimliliği artırma amacıyla ya da deneyimsizlik ve strateji eksikliği nedeniyle gerçekten aciliyeti olmayan görevlerin en kısa sürede tamamlanması veya bütün kaynakların ayrılması gereken görevler olarak tayin edilmesi, sahte aciliyet olarak tanımlanabilir. Gerçek acil konuların sahip olduğu kritik önem yerine yönetici direktifiyle acil görünen ama aslında acil olmayan görevlerin yerine getirilmesi durumunun bir süreklilik kazanması ise sahte aciliyet kültürü olarak kabul edilir. Yani bir iş yerinde aslında söylendiği kadar acil olmayan işlerin sürekli çok acilmiş gibi yansıtılması ve tüm kaynakların bu işlerin tamamlanması için kullanılması hali ne kadar sık tekrarlanırsa o iş yerinde bir kültür olarak yer bulabilir.
 
Çok gerçekçi olmayan ya da ekip üyelerini fazla zorlayacak teslim tarihleri, gereğinden fazla sık tekrarlanan tatbikatlar, toplantılar arasındaki sürenin gittikçe kısalması gibi işaretlerle tanımlanabilen sahte aciliyetin nedenlerinin başında ise yönetim kademesinin uygulamaları yer alır.
 
Yöneticilerin, üst yöneticilerin gözünde daha başarılı görünmek için sorumlulukları altındaki ekipleri fazla zorlaması iş hayatında sık karşılaşılan bir durumdur. Birkaç günde sağlıklı bir şekilde tamamlanabilecek bir iş için gün sonuna kadar tamamlanmasını istemek, yürütülen projenin bir gerekliliği olmasa bile sürekli fazla mesai talep etmek gibi kararlar ile yöneticiler, görevleri daha kısa sürede tamamlayarak verimlilik elde ettiklerini düşünebilirler.
 
Ayrıca yöneticilerin, ekip üyelerinin yeterince yoğun olmadığını ve “boş oturduklarını” düşünmeleri ya da kriz anlarında yönetim becerilerini göstermeye çabalamaları nedeniyle de sahte bir aciliyet ortamı oluşturulabilir. Hızlı karar alma ve uygulama ile sahte aciliyet arasındaki farkın yeterince iyi anlaşılamaması nedeniyle yöneticilerin seçtiği bu yöntem ise çoğu zaman kısa vadede sonuç getirse de orta ve uzun vadede olumsuzlukları ortaya çıkarır.
 
Sahte Aciliyetin Etkileri Beklenenden Çok Uzak
 
Sahte aciliyet kültürünün etkilerinin başında kaliteden çok hıza odaklanmak geldiğini söylemek mümkün. Ekip üyeleri verilen işi belirtilen zaman yetiştirmek için gerekenden çok daha kısa süreye sahip oldukları için kaçınılmaz olarak üzerine az düşünülmüş ve kalitesi düşük işler üretirler. Çünkü aciliyette önemli olan zamandır. Ayrıca belirlenen son tarihe yetişmek için bilindik yöntemler ya da fikirlerden beslenerek yenilikten uzak sonuçlar ortaya çıkar. Yani yeni çözüm yolları üretmeye zamanı olmayan çalışanlar; eski işleri, fikirleri, ürünleri tekrarlamak zorunda kalır.
 
Bunlara ek olarak daima iş yetiştirme gerekliliği, iş ortamında aşırı stres yaşanmasına ve çalışanların kendilerini ekstra baskı altında hissetmesine yol açar. Bu da çalışan mutluluğunu ortadan kaldırır, motive olmaktan uzak ve mutsuz bir ekip oluşturur. Haliyle iş yeri sadakati azalır ve yüksek işten ayrılma oranları ile karşılaşılır. Yetenekli ve becerikli çalışanların elde tutulamamasına ek olarak sık yaşanan çalışan kaybı, şirket hafızasının da yerleşmesinin önüne geçer.



Kısacası refahı ve iş-yaşam dengesi olumsuz etkilenen, sürekli stres altında olan, yoğun baskı altında başarılı olması beklenen, dinlenmeye ve yenilenmeye fırsat bulamayan, sahte aciliyet nedeniyle asıl stratejiden ve hedeflerden kopan, yeni fikirler üretme motivasyonu elinden alınan çalışanların verimli ve başarılı sonuçlar üretememesi nedeniyle iş hayatında başarısızlık kaçınılmazdır.
 
Sahte aciliyetin önüne geçmek için ise liderlerin hızdan çok kaliteyi öncelikli kılması gerekir. Bir işin çok hızlı tamamlanması o işin her zaman kaliteli olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle öncelik kalite olmalı ve bu kaliteli sonuca ulaşmaya yarayacak hız için liderler yol göstermeli. Aynı zamanda gerçekçi planlamalar yapmak ve haftalık, aylık, dönemlik, yıllık öncelikleri en baştan belirlemek şart. Böylece çalışanlar ne ile karşı karşıya olduklarını bilirler ve sonraki adımları hakkında düşünme fırsatları olur. Gerçekçi planlama sayesinde de gerçek acil durumlar için gerekli zaman ve planlama için hazırlıklı olunabilir.
 
Daima işlerin “acil, öncelikli” gibi ifadelerle tamamlanmasını talep etmek yerine yöneticilerin bu ifadeleri gerçekten acil durumlarda kullanmaya dikkat etmesi en temel adımlardan. Bu tip ifadelerin çok sık kullanılması bir süre sonra ekip üyeleri arasında duyarsızlaşmaya ve gerçekten acil durumlarda hızlı hareket edilememesine de yol açabilir. Ayrıca sürekli sahte acil durum ilan etmek yerine işler arasında mola verilmesini sağlamak da sahte aciliyet kültürü ile mücadele etmek için yöneticilere düşen görevler arasında. Bu molalar sayesinde çalışanlar bedenen ve zihnen yenilenebilir, tükenmeleri önlenerek yeni projeler için güç toplamaları sağlanabilir.
 
Kısacası daha verimli olunacağı düşünülerek oluşturulan sahte aciliyet kültürü, iş hayatında beklenen başarıyı getirmek yerine daha verimsiz, mutsuz ve motivasyonsuz bir ekip oluşturur. Bunun önüne geçmek için ise yöneticilerin, işlerin gerçekten de söylendiği kadar acil olup olmadığını düşünmesi şart.
 
Girişimcilik
Şehircilik ve Çevre
İnovasyon