Küresel Isınmaya Karşı Şehirleri Serin Tutmanın ve Döngüyü Kırmanın Yolları
Dünya genelinde şehirleşme oranı arttıkça daha dar alanlarda daha çok insanın yaşayabileceği yapılar inşa ediliyor. Bu da yapılarda kullanılan beton ve diğer malzemeler nedeniyle bölgesel olarak şehirlerde sıcaklıkların artmasına yol açıyor. Kentsel ısı adası olarak da adlandırılan bu durum, şehir sakinleri kadar doğal yaşama ve çevreye de zarar veriyor. Bir araştırmaya göre karbon emisyonu arttıkça yükselen sıcaklıkla birlikte bu yüzyılın sonunda şehirlerin 4° C daha sıcak olacağı tahmin ediliyor.
Dünya yüzeyinin küçük bir kısmını kaplasalar da etkileri oldukça büyük olan şehirleri küresel ısınmaya karşı daha serin tutabilmek için de çeşitli fikirler ortaya atılıyor, farklı projelerden yararlanılmaya çalışılıyor. Dünya nüfusunun yarısından fazlasını barındıran bu küçük alanlarda ısı adaları oluşmasına yol açan beton, asfalt, düşük yeşil alan, fosil yakıt gibi kaynaklar üzerine yapılan çalışmalar ne kadar başarılı olursa da insan yaşamı ve doğal hayat o kadar korunabilir.
Şehirlerde en çok kullanılan malzemelerden biri olan asfalt, ısıyı yansıtmak yerine soğurur ve çevresindeki sıcaklığın artmasına yol açar. Hatta gündüz soğurduğu sıcaklığı akşamları dışarı vererek gecelerin de olması gerekenden daha sıcak geçmesine sebep olur. ABD-Los Angeles’ta hayata geçirilen bir uygulama ise bu duruma çözüm getirmeyi hedefliyor. Bölgede uygulanmaya başlanan beyaz asfalt sayesinde açık renkli yüzeylerin ısıyı yansıtması ve bu sayede çevre sıcaklığını artırmaması hedefleniyor. Elde edilen ilk bulgulara göre de bu uygulama ile Los Angeles’ta asfalt sıcaklığı birkaç derece azalmış. Bu azalma sayesinde de şehrin ortalama sıcaklığı çevresel nedenlerle artmayacağı için hem enerji tasarrufu yapılabilir hem de karbon salınımı azaltılabilir. Ayrıca yollar gibi çatıların da beyaza boyanmasıyla bu etkinin daha da artırılması hedefleniyor.
Şehirleri serin tutmak için yapılan çalışmalardan biri de şehirleri ağaçlandırmak. Kanada’da yapılan bir araştırmaya göre ağaçların sağladığı örtü sayesinde Montreal’de hava sıcaklığı 4° C’ye kadar azalabiliyor. Özellikle %40’lık gölgelik alan sağlanmasının, şehirlerin karbon salınımı nedeniyle ısınmasının önüne geçmekte kritik eşik olduğu da yine benzer araştırmalar sonucu elde edilen bilgilerden. Avustralya’dan Kanada’ya kadar birçok ülke de bu ve benzeri araştırmalar ışığında şehirleri daha çok ağaçlandırarak doğal bir örtü oluşturmayı ve bu sayede ısı adaları oluşmasını önlemeyi planlıyor. Çünkü ne kadar çok ağaç olursa güneşte kalan kaldırım ve yol miktarı azalacak ve gün boyu ısının soğurulması önlenecek. Ayrıca ağaç yapraklarının buharlaştırdığı hava da, havadaki sıcaklığın artmamasına katkı sunacak. Böylece bölge sakinlerinin serinlemek için klima benzeri cihazları kullanma oranı da düşecek.
Şehirlerdeki ısı adalarının önüne geçmek için yaygınlaştırılması planlanan uygulamalardan biri de gökyüzü bahçeleri. Binaların dış yüzeylerinin ve çatılarının küçük yeşil alanlara dönüştürülmesi sayesinde ısıyı soğurma ve karbon salınımı oranlarında düşüş yaşanması hedefleniyor. Bunun dışında şehirleri serin tutmak için hayata geçirilen uygulamalardan biri de aslında geleneksel bir yöntemin modern hayata uygulanması. Sıcak bölgelerde yüzyıllardır kullanılan su kemerleri ve süs havuzları, bugün İspanya’dan Çin’e kadar birçok farklı ülkede tekrar değerlendiriliyor. Çin’de otobüs duraklarında doğrudan su püskürtülerek havanın 5-7° C serinlemesine yardımcı olduğu açıklanan bu yöntem, gelecekte çok daha yaygınlaşarak tüm büyük şehirleri kapsayabilir.
Bunların dışında mimari uygulamalar ve yapı teknolojileri de ısı adaları oluşmasını önlemek için son dönemde değerlendiriliyor. Mesela düz yüzeyli gökdelenler yerine dinamik cepheli yapılar inşa edilmesi son dönemde daha fazla konuşuluyor. Dinamik yüzey sayesinde ışığın binaya girişi kontrol edilebilirken hava sıcaklığına göre açılıp kapanabilmesi özelliği ise sıcaklığın artmasının önüne geçiyor. Abu Dabi’de bu yaklaşımla inşa edilen Al Bahr Kuleleri de bu çalışmanın sonuçlarının gözlemlenebilmesi açısından oldukça önemli.
Akıllı konutlar ve akıllı şehirler inşa ederek enerji verimliliği sağlamak, sürdürülebilir malzemeler kullanarak karbon emisyonunu azaltmak, konutların uzun ömürlü olmasını sağlayacak malzemeler tercih etmek gibi uygulamalar da şehirlerin ve dolayısıyla dünyanın hem bugününü hem de geleceğini korumak için atılan adımlardan. Teknoloji geliştikçe de yapılan araştırmalar ışığında yeni yaklaşımlar görecek, yeni uygulamalara şahit olacağız.
Dünya yüzeyinin küçük bir kısmını kaplasalar da etkileri oldukça büyük olan şehirleri küresel ısınmaya karşı daha serin tutabilmek için de çeşitli fikirler ortaya atılıyor, farklı projelerden yararlanılmaya çalışılıyor. Dünya nüfusunun yarısından fazlasını barındıran bu küçük alanlarda ısı adaları oluşmasına yol açan beton, asfalt, düşük yeşil alan, fosil yakıt gibi kaynaklar üzerine yapılan çalışmalar ne kadar başarılı olursa da insan yaşamı ve doğal hayat o kadar korunabilir.
Şehirlerde en çok kullanılan malzemelerden biri olan asfalt, ısıyı yansıtmak yerine soğurur ve çevresindeki sıcaklığın artmasına yol açar. Hatta gündüz soğurduğu sıcaklığı akşamları dışarı vererek gecelerin de olması gerekenden daha sıcak geçmesine sebep olur. ABD-Los Angeles’ta hayata geçirilen bir uygulama ise bu duruma çözüm getirmeyi hedefliyor. Bölgede uygulanmaya başlanan beyaz asfalt sayesinde açık renkli yüzeylerin ısıyı yansıtması ve bu sayede çevre sıcaklığını artırmaması hedefleniyor. Elde edilen ilk bulgulara göre de bu uygulama ile Los Angeles’ta asfalt sıcaklığı birkaç derece azalmış. Bu azalma sayesinde de şehrin ortalama sıcaklığı çevresel nedenlerle artmayacağı için hem enerji tasarrufu yapılabilir hem de karbon salınımı azaltılabilir. Ayrıca yollar gibi çatıların da beyaza boyanmasıyla bu etkinin daha da artırılması hedefleniyor.
Şehirleri serin tutmak için yapılan çalışmalardan biri de şehirleri ağaçlandırmak. Kanada’da yapılan bir araştırmaya göre ağaçların sağladığı örtü sayesinde Montreal’de hava sıcaklığı 4° C’ye kadar azalabiliyor. Özellikle %40’lık gölgelik alan sağlanmasının, şehirlerin karbon salınımı nedeniyle ısınmasının önüne geçmekte kritik eşik olduğu da yine benzer araştırmalar sonucu elde edilen bilgilerden. Avustralya’dan Kanada’ya kadar birçok ülke de bu ve benzeri araştırmalar ışığında şehirleri daha çok ağaçlandırarak doğal bir örtü oluşturmayı ve bu sayede ısı adaları oluşmasını önlemeyi planlıyor. Çünkü ne kadar çok ağaç olursa güneşte kalan kaldırım ve yol miktarı azalacak ve gün boyu ısının soğurulması önlenecek. Ayrıca ağaç yapraklarının buharlaştırdığı hava da, havadaki sıcaklığın artmamasına katkı sunacak. Böylece bölge sakinlerinin serinlemek için klima benzeri cihazları kullanma oranı da düşecek.
Şehirlerdeki ısı adalarının önüne geçmek için yaygınlaştırılması planlanan uygulamalardan biri de gökyüzü bahçeleri. Binaların dış yüzeylerinin ve çatılarının küçük yeşil alanlara dönüştürülmesi sayesinde ısıyı soğurma ve karbon salınımı oranlarında düşüş yaşanması hedefleniyor. Bunun dışında şehirleri serin tutmak için hayata geçirilen uygulamalardan biri de aslında geleneksel bir yöntemin modern hayata uygulanması. Sıcak bölgelerde yüzyıllardır kullanılan su kemerleri ve süs havuzları, bugün İspanya’dan Çin’e kadar birçok farklı ülkede tekrar değerlendiriliyor. Çin’de otobüs duraklarında doğrudan su püskürtülerek havanın 5-7° C serinlemesine yardımcı olduğu açıklanan bu yöntem, gelecekte çok daha yaygınlaşarak tüm büyük şehirleri kapsayabilir.
Bunların dışında mimari uygulamalar ve yapı teknolojileri de ısı adaları oluşmasını önlemek için son dönemde değerlendiriliyor. Mesela düz yüzeyli gökdelenler yerine dinamik cepheli yapılar inşa edilmesi son dönemde daha fazla konuşuluyor. Dinamik yüzey sayesinde ışığın binaya girişi kontrol edilebilirken hava sıcaklığına göre açılıp kapanabilmesi özelliği ise sıcaklığın artmasının önüne geçiyor. Abu Dabi’de bu yaklaşımla inşa edilen Al Bahr Kuleleri de bu çalışmanın sonuçlarının gözlemlenebilmesi açısından oldukça önemli.
Akıllı konutlar ve akıllı şehirler inşa ederek enerji verimliliği sağlamak, sürdürülebilir malzemeler kullanarak karbon emisyonunu azaltmak, konutların uzun ömürlü olmasını sağlayacak malzemeler tercih etmek gibi uygulamalar da şehirlerin ve dolayısıyla dünyanın hem bugününü hem de geleceğini korumak için atılan adımlardan. Teknoloji geliştikçe de yapılan araştırmalar ışığında yeni yaklaşımlar görecek, yeni uygulamalara şahit olacağız.