Japonya Net Sıfır Hedefinde Mavi Karbondan Destek Alıyor
İklim krizinin ve karbon emisyonunun önüne geçmek, geleceğe daha yaşanabilir bir gezegen bırakmak için hemen her bölgede çeşitli çalışmalar yapılıyor. Tüm kaynaklardan ve teknolojiden yararlanıldığı gibi doğanın gücünden de faydalanılıyor. Bu güçlerden biri de mavi karbon olarak anılan kıyı sistemleri.
Tuz bataklıkları, deniz otu çayırları, mangrovlar ve deniz-okyanus tabanlarını içeren tüm kıyı sistemleri, karbon tutma özelliğine sahiptir. Mavi karbon da bu sistemler tarafından tutulan karbonu ifade eder. Oransal olarak karasal ormanlardan daha çok karbon tutma özelliği olduğu kabul edilen bu alanlar, atmosferdeki karbondioksit miktarının azaltılmasında önemli bir güç olarak görülür. Tuttukları karbonu çökeltilerde biriktirerek atmosferi temizleyen bu alanlar, doğal olarak oluşabildikleri gibi yapay olarak da geliştirilebilirler.
Tropik ormanlardan 5 kat daha fazla karbon depolayabilen ve 3 kat daha hızlı karbon emebilen mavi karbon ekosistemleri, deniz tabanının %1’ini bile kaplamamalarına rağmen deniz çökeltilerinde gömülü olan tüm karbonun %50’sinin kaynağıdırlar. Yüzlerce hatta binlerce yıl karbonu hapsedebilen, kara-deniz birleşiminde yaşamaya adapte olmuş, sıcaklık ve tuzluluk değişimlerine dayanabilen, gelgit akıntıları ve fırtınalarla baş edebilen mavi karbon ekosistemleri; bu özellikleri sayesinde karbondioksit depolama dışında da çok sayıda fayda sunarlar. Kıyılarda biyoçeşitliliğin korunması, kıyı şeridine gelgit ve fırtınalara karşı koruma sunulması, su baskını ve erozyon için kalkan görevi görmesi, tuzlu suyun tatlı su kaynaklarına karışmasını önlemesi ve su kalitesini koruması, yavru balıklara yuva olması da mavi karbonun faydaları arasında.
Mavi karbon sisteminin bu kadar etkili olması da onu özellikle atmosferdeki karbondioksit oranını azaltmak ve kıyıları korumak için çalışmalar yapan devletlerin ve organizasyonların tercih ettiği güçlerden biri haline getiriyor. Bu devletlerden biri de Japonya.
Çok sayıda adadan oluşan ve kıyılarından en iyi şekilde yararlanma konusunda daima çalışmalar yapan Japonya, mavi karbon ekosistemlerinden de faydalanmak için adımlar atıyor. Tarihi boyunca kıyılarında deniz otları bulunan ve bu ekosistemden faydalanan Japonya’da 2011 yılındaki tsunami nedeniyle deniz tabanı büyük zarar görmüş ve ekosistem bozulmuştu. Son yıllarda hızlandırılan çalışmalar ile de bu ekosistemin tekrar oluşmasına gayret ediliyor. Bunun için de özellikle sığ bölgelerde deniz çayırlarının ve yosun yataklarının ağaçlandırılması için kamu ve özel sektör iş birliği yapıyor.
En temel çalışma, sığ bölgelere deniz otu tohumları ekmek ve ağaç dikmek. Böylece tsunami ve diğer nedenlerle bozulan kıyı ekosisteminin tekrar güçlenmesi hedefleniyor. Bir diğer çalışma ise şirketler üzerinden yürütülüyor. Kişiler şirketler aracılığıyla “mavi karbon kredisi” satın alabiliyor ve elde edilen gelir de deniz çayır yataklarını koruma faaliyetlerinde kullanılıyor.
İlk bakışta küçük gibi görünen bu adımlar aslında hem Japonya hem de tüm dünya için oldukça önemli. Çünkü yüz ölçümü bakımından çok da büyük olmayan Japonya, aslında dünyanın en büyük beşinci sera gazı yayıcı ülkesi. Yılda yaklaşık 1.1 milyar ton sera gazı salımı yapıyor. Bu nedenle atılacak her adım kritik önem taşıyor. Mavi karbon ekosistemi ise yılda şimdilik 350 bin ton karbon depolayabiliyor.
Bu oran az gibi görünse de çalışmalar hızlandıkça gittikçe artacağı neredeyse kesin. Japonya’nın 2050 hedefi ise karbon nötr bir ülke olmak. Bu doğrultuda mavi karbon ekosistemini genişletmek için tüm sığ kıyıların ağaçlandırılması da öncelikli hedefler arasında. Bunu sağlamak için de kamu kurumları, üniversiteler, şirketler ve sivil toplum kuruluşları çeşitli çalışmalar gerçekleştiriyor, projeler yürütüyor. Onlar başarılı oldukça ve 2050 net sıfır karbon hedefine yaklaşıldıkça da başta Japonya olmak üzere hepimiz için daha güvenli bir gelecekten söz etmek mümkün olabilir. Tabii tüm dünyanın karbon salımı konusunda daha ciddi ve kararlı adımlar atması şartıyla.
Tuz bataklıkları, deniz otu çayırları, mangrovlar ve deniz-okyanus tabanlarını içeren tüm kıyı sistemleri, karbon tutma özelliğine sahiptir. Mavi karbon da bu sistemler tarafından tutulan karbonu ifade eder. Oransal olarak karasal ormanlardan daha çok karbon tutma özelliği olduğu kabul edilen bu alanlar, atmosferdeki karbondioksit miktarının azaltılmasında önemli bir güç olarak görülür. Tuttukları karbonu çökeltilerde biriktirerek atmosferi temizleyen bu alanlar, doğal olarak oluşabildikleri gibi yapay olarak da geliştirilebilirler.
Mavi Karbon Neden Önemli?
Tropik ormanlardan 5 kat daha fazla karbon depolayabilen ve 3 kat daha hızlı karbon emebilen mavi karbon ekosistemleri, deniz tabanının %1’ini bile kaplamamalarına rağmen deniz çökeltilerinde gömülü olan tüm karbonun %50’sinin kaynağıdırlar. Yüzlerce hatta binlerce yıl karbonu hapsedebilen, kara-deniz birleşiminde yaşamaya adapte olmuş, sıcaklık ve tuzluluk değişimlerine dayanabilen, gelgit akıntıları ve fırtınalarla baş edebilen mavi karbon ekosistemleri; bu özellikleri sayesinde karbondioksit depolama dışında da çok sayıda fayda sunarlar. Kıyılarda biyoçeşitliliğin korunması, kıyı şeridine gelgit ve fırtınalara karşı koruma sunulması, su baskını ve erozyon için kalkan görevi görmesi, tuzlu suyun tatlı su kaynaklarına karışmasını önlemesi ve su kalitesini koruması, yavru balıklara yuva olması da mavi karbonun faydaları arasında.
Mavi karbon sisteminin bu kadar etkili olması da onu özellikle atmosferdeki karbondioksit oranını azaltmak ve kıyıları korumak için çalışmalar yapan devletlerin ve organizasyonların tercih ettiği güçlerden biri haline getiriyor. Bu devletlerden biri de Japonya.
Çok sayıda adadan oluşan ve kıyılarından en iyi şekilde yararlanma konusunda daima çalışmalar yapan Japonya, mavi karbon ekosistemlerinden de faydalanmak için adımlar atıyor. Tarihi boyunca kıyılarında deniz otları bulunan ve bu ekosistemden faydalanan Japonya’da 2011 yılındaki tsunami nedeniyle deniz tabanı büyük zarar görmüş ve ekosistem bozulmuştu. Son yıllarda hızlandırılan çalışmalar ile de bu ekosistemin tekrar oluşmasına gayret ediliyor. Bunun için de özellikle sığ bölgelerde deniz çayırlarının ve yosun yataklarının ağaçlandırılması için kamu ve özel sektör iş birliği yapıyor.
Japonya’da Mavi Karbon Çalışmaları
En temel çalışma, sığ bölgelere deniz otu tohumları ekmek ve ağaç dikmek. Böylece tsunami ve diğer nedenlerle bozulan kıyı ekosisteminin tekrar güçlenmesi hedefleniyor. Bir diğer çalışma ise şirketler üzerinden yürütülüyor. Kişiler şirketler aracılığıyla “mavi karbon kredisi” satın alabiliyor ve elde edilen gelir de deniz çayır yataklarını koruma faaliyetlerinde kullanılıyor.
İlk bakışta küçük gibi görünen bu adımlar aslında hem Japonya hem de tüm dünya için oldukça önemli. Çünkü yüz ölçümü bakımından çok da büyük olmayan Japonya, aslında dünyanın en büyük beşinci sera gazı yayıcı ülkesi. Yılda yaklaşık 1.1 milyar ton sera gazı salımı yapıyor. Bu nedenle atılacak her adım kritik önem taşıyor. Mavi karbon ekosistemi ise yılda şimdilik 350 bin ton karbon depolayabiliyor.
Bu oran az gibi görünse de çalışmalar hızlandıkça gittikçe artacağı neredeyse kesin. Japonya’nın 2050 hedefi ise karbon nötr bir ülke olmak. Bu doğrultuda mavi karbon ekosistemini genişletmek için tüm sığ kıyıların ağaçlandırılması da öncelikli hedefler arasında. Bunu sağlamak için de kamu kurumları, üniversiteler, şirketler ve sivil toplum kuruluşları çeşitli çalışmalar gerçekleştiriyor, projeler yürütüyor. Onlar başarılı oldukça ve 2050 net sıfır karbon hedefine yaklaşıldıkça da başta Japonya olmak üzere hepimiz için daha güvenli bir gelecekten söz etmek mümkün olabilir. Tabii tüm dünyanın karbon salımı konusunda daha ciddi ve kararlı adımlar atması şartıyla.