İklim Krizinin Etkilerine Karşı Yeşil Mimari
Son yıllarda bahar ve yaz ayları, tarihin en sıcak ayları olarak teker teker kayda geçiyor. İklim krizinin yansıması olarak dünyanın birçok farklı noktasında ekstrem doğa olayları yaşanıyor, alışılan mevsim şartları yerine sıra dışı doğa olayları ile karşı karşıya kalınıyor. Aylarca yağmur yağmayan bölgeler, neredeyse tüm yıl beklenen yağışı birkaç haftada alan şehirler, aşırı sıcak hava dalgaları… Bu tip hava olaylarının her biri, başta insan yaşamı olmak üzere ekosistemin tamamını doğrudan tehdit ediyor. Özellikle şehirlerde gücü gittikçe artan sıcak hava dalgaları tehlikeli boyutlara ulaşmış durumda.
Yapılan birçok araştırma, aşırı sıcak hava dalgalarının zararlarını ortaya koyuyor. Kalp krizi, felç, güneş çarpması, beyin kanaması gibi hayati tehlikelerin yanında stres, depresyon, sinir gibi hayat kalitesini de doğrudan etkileyen sorunları beraberinde getiriyor. Aşırı sıcak ve yağmur yağmaması nedeniyle bulaşıcı hastalıkların artması, şehirlerde ekosistemin yok olması, doğal yaşam alanlarının işlevlerini yitirmesi gibi sorunlar da eklenince özellikle şehirlerde aşırı sıcak hava dalgalarına karşı çözümleri hızla hayata geçirmek gerekiyor. Bunun için de sorunlara doğru teşhis koymak şart.
İklim krizinin yanında artan nüfus ve plansız yapılaşma gibi nedenlerle şehirlerde çok dar alanlarda çok sayıda insan yaşıyor. Konut talebini karşılamak için yeşil alanlar yapılaşmaya açılıyor, doğanın şehirlerden uzaklaşmasına yol açacak uygulamalar gerçekleştiriliyor. Bu durum da beton yapıların hüküm sürdüğü şehirlerde hava sıcaklıklarının daha da yüksek olmasına yol açıyor. Çünkü betonun ve asfaltın güneş ışınlarını yansıtması, gölgelik alanların azalması nedeniyle şehirlerin üzerinde kentsel ısı kubbeleri ya da diğer adıyla ısı adaları oluşuyor.
Kentsel ısı adaları da kapladıkları alanların çok daha sıcak olmasına yol açıyor. Kısacası insanlar, doğaya karşı korunmak için inşa ettikleri yapılar nedeniyle doğanın dengesini bozup hayat kalitelerini düşürüyor diyebiliriz. Peki, yapılaşmanın etkisiyle oluşan ısı adalarının ve iklim krizinin etkilerini azaltmak için neler yapılmalı?
Bu alanda yapılan birçok çalışma gösteriyor ki ısı adalarına ve iklim krizinin etkilerine karşı yeşil mimari uygulamaları, hayata geçirilmesi gereken çözümlerin başında geliyor. Daha az su ve enerji tüketen, alternatif enerji kaynaklarından yararlanan yeşil binalar sayesinde doğal kaynaklar korunduğu gibi kentlerin sıcaklık ortalamaları da birkaç derece düşebiliyor. Böylece aşırı sıcak hava dalgalarının etkileri azaltılmış, yeni dalgaların oluşmaması için katkı sağlanmış oluyor.
Daha genel açıdan ele alırsan yeşil mimari ve yeşil şehirler, bu mücadelede en büyük yardımcılarımız olmaya aday. Peki, hangi uygulamalar hayata geçirilebilir? İlk olarak kentsel ağaçlandırma ve yeşillendirme çalışmaları mutlaka desteklenmeli. Yeşil çatılar, yeşil duvarlar, ağaçlandırılmış kaldırımlar, parklar, korular ve benzer uygulamalar sayesinde kentlerde yeşil alanlar hızla artırılmalı. Böylece hem betonun ve asfaltın yansıtma etkisi kırılarak daha sıcak bir ortam oluşması önlenir hem de sıcak havanın zemine etkisi azalır. Ayrıca yeşil kaldırımlar insanları ve sokak canlılarını serinletirken yeşil çatılar ve duvarlar da kent ekosistemini besler.
Buna ek olarak yapıların ve sokakların gölge oluşturacak, güneş ışınlarının sıcak havalarda içeri girerek ortamı daha fazlasını ısıtmasını önleyecek şekilde inşa edilmesi önemli. Bunun için pencerelerde ve kapılarda gölgelikler, binalarda sirkülasyonunu artıracak havalandırma alanlarına özen gösterilmeli. Bu uygulamalar aynı zamanda serinlemek için klima kullanımını azaltarak hem enerji tasarrufu hem de karbon salımı konusunda önemli katkılar sunacaktır. Özellikle yeşil binaların ısıtmada ve soğutmada ciddi oranda enerji tasarrufu sağlama özelliğinden mutlaka faydalanılmalı.
Yeşil mimarinin faydalarından biri de şehirlerin hava kalitesi üzerindeki etkisi. Yeşil çatılar, yeşil duvarlar ve şehir geneline yayılan yeşil alanlar sayesinde havadaki ozon, nitrojen dioksit gibi zararlı partiküller azalır. Artan oksijen oranı ve azalan zararlı partiküller sayesindeyse solunum yolu hastalıklarında azalma, fiziksel ve zihinsel sağlıkta ise iyileşme görülür.
Faydalanılabilecek yeşil mimari ve yeşil şehir uygulamaların bir diğeri ise çatıları ve sokakları beyaza boyamak. Güneş ışınlarının etkisini fazlasıyla hafifletecek bu uygulama ile hem sokakların hem de yapıların içlerinin daha serin kalması sağlanabilir.
Kısacası iklim krizinin ve sıcak hava dalgalarının etkilerine karşı yeşil mimari uygulamalarından yararlanmak hem insanların fiziksel ve ruhsal sağlıklarını hem de ekosistemi korumaya fazlasıyla yardımcı oluyor. Daha temiz bir hava, daha serin sokaklar, daha çok çeşitlilik barındıran parklar ve çatılar, daha az tüketilen enerji kaynakları sayesinde sağlıklı bir toplum, sağlıklı bir çevre inşa etmek mümkün.
Yapılan birçok araştırma, aşırı sıcak hava dalgalarının zararlarını ortaya koyuyor. Kalp krizi, felç, güneş çarpması, beyin kanaması gibi hayati tehlikelerin yanında stres, depresyon, sinir gibi hayat kalitesini de doğrudan etkileyen sorunları beraberinde getiriyor. Aşırı sıcak ve yağmur yağmaması nedeniyle bulaşıcı hastalıkların artması, şehirlerde ekosistemin yok olması, doğal yaşam alanlarının işlevlerini yitirmesi gibi sorunlar da eklenince özellikle şehirlerde aşırı sıcak hava dalgalarına karşı çözümleri hızla hayata geçirmek gerekiyor. Bunun için de sorunlara doğru teşhis koymak şart.
İklim krizinin yanında artan nüfus ve plansız yapılaşma gibi nedenlerle şehirlerde çok dar alanlarda çok sayıda insan yaşıyor. Konut talebini karşılamak için yeşil alanlar yapılaşmaya açılıyor, doğanın şehirlerden uzaklaşmasına yol açacak uygulamalar gerçekleştiriliyor. Bu durum da beton yapıların hüküm sürdüğü şehirlerde hava sıcaklıklarının daha da yüksek olmasına yol açıyor. Çünkü betonun ve asfaltın güneş ışınlarını yansıtması, gölgelik alanların azalması nedeniyle şehirlerin üzerinde kentsel ısı kubbeleri ya da diğer adıyla ısı adaları oluşuyor.
Kentsel ısı adaları da kapladıkları alanların çok daha sıcak olmasına yol açıyor. Kısacası insanlar, doğaya karşı korunmak için inşa ettikleri yapılar nedeniyle doğanın dengesini bozup hayat kalitelerini düşürüyor diyebiliriz. Peki, yapılaşmanın etkisiyle oluşan ısı adalarının ve iklim krizinin etkilerini azaltmak için neler yapılmalı?
Şehrin Mümkün Olan Her Noktasını Yeşil ile Buluşturmak
Bu alanda yapılan birçok çalışma gösteriyor ki ısı adalarına ve iklim krizinin etkilerine karşı yeşil mimari uygulamaları, hayata geçirilmesi gereken çözümlerin başında geliyor. Daha az su ve enerji tüketen, alternatif enerji kaynaklarından yararlanan yeşil binalar sayesinde doğal kaynaklar korunduğu gibi kentlerin sıcaklık ortalamaları da birkaç derece düşebiliyor. Böylece aşırı sıcak hava dalgalarının etkileri azaltılmış, yeni dalgaların oluşmaması için katkı sağlanmış oluyor.
Daha genel açıdan ele alırsan yeşil mimari ve yeşil şehirler, bu mücadelede en büyük yardımcılarımız olmaya aday. Peki, hangi uygulamalar hayata geçirilebilir? İlk olarak kentsel ağaçlandırma ve yeşillendirme çalışmaları mutlaka desteklenmeli. Yeşil çatılar, yeşil duvarlar, ağaçlandırılmış kaldırımlar, parklar, korular ve benzer uygulamalar sayesinde kentlerde yeşil alanlar hızla artırılmalı. Böylece hem betonun ve asfaltın yansıtma etkisi kırılarak daha sıcak bir ortam oluşması önlenir hem de sıcak havanın zemine etkisi azalır. Ayrıca yeşil kaldırımlar insanları ve sokak canlılarını serinletirken yeşil çatılar ve duvarlar da kent ekosistemini besler.
Buna ek olarak yapıların ve sokakların gölge oluşturacak, güneş ışınlarının sıcak havalarda içeri girerek ortamı daha fazlasını ısıtmasını önleyecek şekilde inşa edilmesi önemli. Bunun için pencerelerde ve kapılarda gölgelikler, binalarda sirkülasyonunu artıracak havalandırma alanlarına özen gösterilmeli. Bu uygulamalar aynı zamanda serinlemek için klima kullanımını azaltarak hem enerji tasarrufu hem de karbon salımı konusunda önemli katkılar sunacaktır. Özellikle yeşil binaların ısıtmada ve soğutmada ciddi oranda enerji tasarrufu sağlama özelliğinden mutlaka faydalanılmalı.
Yeşil mimarinin faydalarından biri de şehirlerin hava kalitesi üzerindeki etkisi. Yeşil çatılar, yeşil duvarlar ve şehir geneline yayılan yeşil alanlar sayesinde havadaki ozon, nitrojen dioksit gibi zararlı partiküller azalır. Artan oksijen oranı ve azalan zararlı partiküller sayesindeyse solunum yolu hastalıklarında azalma, fiziksel ve zihinsel sağlıkta ise iyileşme görülür.
Faydalanılabilecek yeşil mimari ve yeşil şehir uygulamaların bir diğeri ise çatıları ve sokakları beyaza boyamak. Güneş ışınlarının etkisini fazlasıyla hafifletecek bu uygulama ile hem sokakların hem de yapıların içlerinin daha serin kalması sağlanabilir.
Kısacası iklim krizinin ve sıcak hava dalgalarının etkilerine karşı yeşil mimari uygulamalarından yararlanmak hem insanların fiziksel ve ruhsal sağlıklarını hem de ekosistemi korumaya fazlasıyla yardımcı oluyor. Daha temiz bir hava, daha serin sokaklar, daha çok çeşitlilik barındıran parklar ve çatılar, daha az tüketilen enerji kaynakları sayesinde sağlıklı bir toplum, sağlıklı bir çevre inşa etmek mümkün.