İklim Krizine Dur Demek İçin Son Çağrı: COP27 Zirvesi Nasıl Sonuçlandı?
Hızla büyüyen iklim krizine karşı, devletler düzeyinde çözümler üretmek için organize edilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Konferansı 27. kez düzenlendi ve çeşitli kararlar alındı. Mısır’da düzenlenen 27. Taraflar Konferansı yani COP27’nin karar metni de paylaşıldı. Aslında daha net ve etkili kararlar alınması beklense de konferansta birçok önemli konuda çeşitli adımlar atıldığını söylemek mümkün.
Konferansta COP27’de fosil yakıt tüketimi ile ilgili daha net kararlar alınması bekleniyordu. G20 ülkelerinden gelen çağrılara rağmen fosil yakıt tüketiminin aşamalı olarak durdurulması yönünde bir karar alınamadı, onun yerine tüketimin azaltılmasına yönelik niyetler tekrarlandı. Ayrıca sonuç metninde düşük emisyonlu enerji ifadesine yer verilmesi de gelecekte bu tanımın esnetilerek fosil yakıtların da bu kategoriye dahil edilebileceğine yönelik soru işaretlerini beraberinde getirdi.
COP27 kararlarının belki de en önemlisi ise kayıp ve zarar konusuna yönelikti. İklim krizinin tayfun, kasırga, sel, erozyon, orman yangını gibi önlenemeyen etkilerine maruz kalan ve maddi olanaksızlıklar nedeniyle bu etkilerle mücadele edemeyen ülkeleri kapsayan kayıp ve zarar konusu, yüz milyarlarca dolar zarara uğrayan bu tip gelişmekte olan ülkelere destek olmak amacıyla bir fon kurulmasını sağlıyor.
Alınan karar ile birlikte COP28’de bu fonun nasıl işleyeceğinin ayrıntıları belirlenecek ve yıl bitmeden fon hayata geçirilecek. Bu sayede aşırı hava olaylarından ve benzer sebeplerden zarar gören gelişmekte olan ülkelerin maddi kayıpları telafi edilebilecek. Tabii bunun için fona sağlanacak finansman desteğinin hangi ülkelerden olacağının netleşmesi gerekiyor. Şimdilik Almanya, Belçika, Danimarka ve İskoçya maddi destek sağlama taahhüdünde bulunmuş durumda.
Bunun dışında COP27’de öne çıkan başka başlıklar da oldu tabii. Gelişmekte olan ülkelerde iklim teknolojisini yükseltmeye yönelik program tanıtıldı; enerji, kara yolu taşımacılığı, çelik, hidrojen ve tarım alanlarında yeni iş birliği paketi duyuruldu. Orman kaybı ve arazi bozulması sorununa yönelik eylem planı üzerinde çalışmalar devam ederken de tüm gezegeni kapsayan erken uyarı sistemi için 3.1 milyar dolarlık plan tanıtıldı.
Bunlarla birlikte ülkelerin ve bölgelerin emisyon hedefleri de gündemdeydi. Avrupa Birliği, 2030 yılı karbon emisyonu azaltım hedefini %57’ye çıkarırken Türkiye ise daha önce %21 olan bu hedefi %47 olarak belirledi. Ayrıca Türkiye karbon emisyonunun pik yılının 2038 olacağı da açıklamalarda kendine yer buldu.
Kısacası COP27, beklendiği kadar büyük kararların alındığı bir organizasyon olamasa da umutların artırılması ve ülkeler arasında iş birliğinin güçlendirilmesi konusunda önemli adımlara sahne oldu. 2023’te Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenecek COP28’in ise başta kayıp ve zarar ile fosil yakıt tüketiminin kademeli olarak sonlandırılması olmak üzere birçok önemli konuda daha somut adımlar atılan bir organizasyon olması tüm insanlık için en iyisi olacaktır.
Konferansta COP27’de fosil yakıt tüketimi ile ilgili daha net kararlar alınması bekleniyordu. G20 ülkelerinden gelen çağrılara rağmen fosil yakıt tüketiminin aşamalı olarak durdurulması yönünde bir karar alınamadı, onun yerine tüketimin azaltılmasına yönelik niyetler tekrarlandı. Ayrıca sonuç metninde düşük emisyonlu enerji ifadesine yer verilmesi de gelecekte bu tanımın esnetilerek fosil yakıtların da bu kategoriye dahil edilebileceğine yönelik soru işaretlerini beraberinde getirdi.
COP27 kararlarının belki de en önemlisi ise kayıp ve zarar konusuna yönelikti. İklim krizinin tayfun, kasırga, sel, erozyon, orman yangını gibi önlenemeyen etkilerine maruz kalan ve maddi olanaksızlıklar nedeniyle bu etkilerle mücadele edemeyen ülkeleri kapsayan kayıp ve zarar konusu, yüz milyarlarca dolar zarara uğrayan bu tip gelişmekte olan ülkelere destek olmak amacıyla bir fon kurulmasını sağlıyor.
Alınan karar ile birlikte COP28’de bu fonun nasıl işleyeceğinin ayrıntıları belirlenecek ve yıl bitmeden fon hayata geçirilecek. Bu sayede aşırı hava olaylarından ve benzer sebeplerden zarar gören gelişmekte olan ülkelerin maddi kayıpları telafi edilebilecek. Tabii bunun için fona sağlanacak finansman desteğinin hangi ülkelerden olacağının netleşmesi gerekiyor. Şimdilik Almanya, Belçika, Danimarka ve İskoçya maddi destek sağlama taahhüdünde bulunmuş durumda.
Bunun dışında COP27’de öne çıkan başka başlıklar da oldu tabii. Gelişmekte olan ülkelerde iklim teknolojisini yükseltmeye yönelik program tanıtıldı; enerji, kara yolu taşımacılığı, çelik, hidrojen ve tarım alanlarında yeni iş birliği paketi duyuruldu. Orman kaybı ve arazi bozulması sorununa yönelik eylem planı üzerinde çalışmalar devam ederken de tüm gezegeni kapsayan erken uyarı sistemi için 3.1 milyar dolarlık plan tanıtıldı.
Bunlarla birlikte ülkelerin ve bölgelerin emisyon hedefleri de gündemdeydi. Avrupa Birliği, 2030 yılı karbon emisyonu azaltım hedefini %57’ye çıkarırken Türkiye ise daha önce %21 olan bu hedefi %47 olarak belirledi. Ayrıca Türkiye karbon emisyonunun pik yılının 2038 olacağı da açıklamalarda kendine yer buldu.
Kısacası COP27, beklendiği kadar büyük kararların alındığı bir organizasyon olamasa da umutların artırılması ve ülkeler arasında iş birliğinin güçlendirilmesi konusunda önemli adımlara sahne oldu. 2023’te Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenecek COP28’in ise başta kayıp ve zarar ile fosil yakıt tüketiminin kademeli olarak sonlandırılması olmak üzere birçok önemli konuda daha somut adımlar atılan bir organizasyon olması tüm insanlık için en iyisi olacaktır.