Endüstri 4.0 ile Tanışmakta Geç Kalmamalıyız
Son dönemde yeni bir kavramla tanıştık: Endüstri 4.0, diğer adıyla 4. Sanayi Devrimi. Gelişmiş tüm ülkeler bu yeni anlayışa uygun hamleler yapıyor, tüm büyük firmalar ve holdingler baştan aşağı değişerek bu kavramı yakalamaya çalışıyor. Çünkü geleceğin Endüstri 4.0’da saklı olduğunu biliyorlar. Peki, nedir Endüstri 4.0, ne anlama geliyor ve neden önemlidir?
Kısaca tanımlayacak olursak Endüstri 4.0, çağdaş otomasyon sistemlerini, yeni nesil üretim teknolojilerini ve veri alışverişinin aldığı son hali ifade ediyor. Yani Nesnelerin İnterneti (Internet of Things, kısaca IoT), siber dünya ve akıllı fabrikalar, Endüstri 4.0’ı oluşturuyor. İlk olarak Almanya tarafından dile getirildiği kabul edilen Endüstri 4.0 kavramının ABD’deki karşılığı “smart factory” yani akıllı fabrika. Çin ve Hindistan gibi ülkelerde üretim maliyeti düşerken ürün kalitesinin artması, sanayi sektöründe yeni bir krizin habercisi olmuştu. Özellikle Çin’de karşımıza çıkan ucuz iş gücü nedeniyle düşük üretim maliyetiyle baş etme imkanı olmayan Batılı ülkelerin çözüm arayışları, bizi akıllı fabrikalarla tanıştırdı. Bu fabrikaların en temel özelliği, hemen her şeyin bilgisayarlara bağlı makineler tarafından yürütülmesi sayesinde iş gücü maliyetinin minimum düzeyde olması. Yani akıllı fabrikalarda insana pek yer olmadığı için masraflar oldukça düşük.
Aslında sanayi kavramının tarihsel sürecine bakarsak bu değişim kaçınılmaz görünüyor. İlk Sanayi Devrimi yani Endüstri 1.0, üretimde insan gücü yerine buhar gücünün kullanılmaya başlanmasını ifade eder. Endüstri 2.0, elektrik gücünden yararlanarak seri üretim tekniklerinin geliştirilmesini anlatır. Endüstri 3.0 ise bilgisayarların, robotların yani elektronik cihazların üretim için kullanılmaya başlanmasıdır. Yani teknoloji geliştikçe mutlaka üretim biçimlerine yansır ve endüstride değişimi getirir. Endüstri 4.0’da olması planlanan, üretimi tamamen robotların devralması. Yapay zekanın gelişmesi ve 3D yazıcıların evlere kadar taşınabilmesiyle birlikte robotlar tüm verileri analiz edecek ve sonuçları üretime dökecek. Böylece üretimde insan faktörü ortadan neredeyse tamamen kalkacak. Öyle ki yeni nesil fabrikaların dizaynında “no man, no touch, no light” yani “insan yok, dokunma yok, ışık yok” anlayışı hakim olacak. Çünkü üretimde insana yer olmadığı için fabrikanın içerisinde ışığa da gerek yok. “Karanlık fabrikalar” ile birlikte Endüstri 4.0’ın özellikleri arasında hız, esneklik ve verimlilik gibi kavramlar da ön plana çıkar. Yani bu yeni düzenle üretim daha hızlı ve verimli, değişime ve yeniliğe ayak uydurmak ise daha esnek olacak. Ayrıca Endüstri 4.0’ın avantajları arasında birçok şeyi saymak mümkün. Mesela hiç kuşku yok ki üreticiler için maliyet oldukça azalacak. Fabrika kurulumu aşamasındaki yatırım, bakım ve onarım masrafları dışında büyük bir gider kalemi olmayacak. İnsan hatası, performans düşüklüğü gibi kavramlar ortadan kalkacağı için verimlilik oldukça artacak. Ayrıca yaşanan herhangi bir sorunda arıza ya da aksaklıklar kolayca tespit edilip giderilebilecek. Tabii kaynakların verimli kullanılması ve üretim hatalarının minimuma inmesi sayesinde tasarruf oranının da artması öngörülüyor.
Yakın gelecekte hayatımızın bir parçası olması beklenen Endüstri 4.0’ın yan etkileri de olacak. Mesela iş gücüne olan talebin azalacağı ve bu nedenle de işsizliğin önü alınamaz şekilde artacağına vurgu yapılıyor. Çünkü bir fabrikada birçok işçinin robotlar yardımıyla yaptığı işi, yapay zekaya entegre edilmiş yeni nesil robotlar tek başlarına yapacak. Bu da o işçilerin büyük bir kısmının o fabrikada artık iş bulamayacağı anlamına geliyor. Aynı şekilde yapay zeka sayesinde birçok iş yerinde üretim, hesaplama, analiz, nakliyat, bakım, onarım gibi işlemler robotlar tarafından yapılacak ve bugün bu alanlarda çalışanların büyük kısmına yarın ihtiyaç duyulmayacak.
Bu senaryo ilk bakışta korkutucu gelse de tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Çünkü ilk Sanayi Devrimi ile birlikte insanlığın tüm düzeni değişmiş ve iş gücü ağırlık merkezinin tamamen kaymış olmasına rağmen geçiş dönemi dışında büyük bir işsizlik yaşandığını söylemek güç. Çünkü yeni teknoloji demek, yeni ihtiyaçlar demek. Ayrıca Endüstri 4.0 demek, insanların belli alanlarda daha da uzmanlaşması demek. Şöyle ki birkaç yüzyıl önce berberler aynı zamanda doktorluk yapıyordu. Sonra bu iki meslek, iki ayrı insana bölüştürüldü. Sonra tüm hastalıklarla ilgilenen doktorlar, vücudun belli bölümleri üzerine uzmanlaşmaya başladı ve hastalıklar, doktorlar arasında bölüştürüldü. Bugün iç hastalıkları ile cildiye doktorları farklı farklı kişilerin uzmanlıkları. Gelecekte bunun daha da küçük parçalara ayrılması ve daha spesifik uzmanlıkların ortaya çıkması kaçınılmaz.
Peki, Endüstri 4.0 için ülke olarak geç mi kaldık? Bana göre tren henüz istasyondan ayrılmadı. Ancak kalkışa neredeyse hazır ve son yolcularını çağırıyor. Biz de son dönemde bilim ve teknoloji özelinde yaptığımız atılımlar, çağın ruhuna uygun gelişme hareketleri ve geleceğe yön verme isteğiyle bu trenin yolcularından biri olacağız. Yeni çağın önde gelen güçlerinden biri olmak için tek yapmamız gereken, ülkenin ve toplumun her birimi ile bu değişime ayak uydurmak ve kendi yorumumuzu katmak için ısrarla ve ısrarla çalışmak.
Kısaca tanımlayacak olursak Endüstri 4.0, çağdaş otomasyon sistemlerini, yeni nesil üretim teknolojilerini ve veri alışverişinin aldığı son hali ifade ediyor. Yani Nesnelerin İnterneti (Internet of Things, kısaca IoT), siber dünya ve akıllı fabrikalar, Endüstri 4.0’ı oluşturuyor. İlk olarak Almanya tarafından dile getirildiği kabul edilen Endüstri 4.0 kavramının ABD’deki karşılığı “smart factory” yani akıllı fabrika. Çin ve Hindistan gibi ülkelerde üretim maliyeti düşerken ürün kalitesinin artması, sanayi sektöründe yeni bir krizin habercisi olmuştu. Özellikle Çin’de karşımıza çıkan ucuz iş gücü nedeniyle düşük üretim maliyetiyle baş etme imkanı olmayan Batılı ülkelerin çözüm arayışları, bizi akıllı fabrikalarla tanıştırdı. Bu fabrikaların en temel özelliği, hemen her şeyin bilgisayarlara bağlı makineler tarafından yürütülmesi sayesinde iş gücü maliyetinin minimum düzeyde olması. Yani akıllı fabrikalarda insana pek yer olmadığı için masraflar oldukça düşük.
Aslında sanayi kavramının tarihsel sürecine bakarsak bu değişim kaçınılmaz görünüyor. İlk Sanayi Devrimi yani Endüstri 1.0, üretimde insan gücü yerine buhar gücünün kullanılmaya başlanmasını ifade eder. Endüstri 2.0, elektrik gücünden yararlanarak seri üretim tekniklerinin geliştirilmesini anlatır. Endüstri 3.0 ise bilgisayarların, robotların yani elektronik cihazların üretim için kullanılmaya başlanmasıdır. Yani teknoloji geliştikçe mutlaka üretim biçimlerine yansır ve endüstride değişimi getirir. Endüstri 4.0’da olması planlanan, üretimi tamamen robotların devralması. Yapay zekanın gelişmesi ve 3D yazıcıların evlere kadar taşınabilmesiyle birlikte robotlar tüm verileri analiz edecek ve sonuçları üretime dökecek. Böylece üretimde insan faktörü ortadan neredeyse tamamen kalkacak. Öyle ki yeni nesil fabrikaların dizaynında “no man, no touch, no light” yani “insan yok, dokunma yok, ışık yok” anlayışı hakim olacak. Çünkü üretimde insana yer olmadığı için fabrikanın içerisinde ışığa da gerek yok. “Karanlık fabrikalar” ile birlikte Endüstri 4.0’ın özellikleri arasında hız, esneklik ve verimlilik gibi kavramlar da ön plana çıkar. Yani bu yeni düzenle üretim daha hızlı ve verimli, değişime ve yeniliğe ayak uydurmak ise daha esnek olacak. Ayrıca Endüstri 4.0’ın avantajları arasında birçok şeyi saymak mümkün. Mesela hiç kuşku yok ki üreticiler için maliyet oldukça azalacak. Fabrika kurulumu aşamasındaki yatırım, bakım ve onarım masrafları dışında büyük bir gider kalemi olmayacak. İnsan hatası, performans düşüklüğü gibi kavramlar ortadan kalkacağı için verimlilik oldukça artacak. Ayrıca yaşanan herhangi bir sorunda arıza ya da aksaklıklar kolayca tespit edilip giderilebilecek. Tabii kaynakların verimli kullanılması ve üretim hatalarının minimuma inmesi sayesinde tasarruf oranının da artması öngörülüyor.
Yakın gelecekte hayatımızın bir parçası olması beklenen Endüstri 4.0’ın yan etkileri de olacak. Mesela iş gücüne olan talebin azalacağı ve bu nedenle de işsizliğin önü alınamaz şekilde artacağına vurgu yapılıyor. Çünkü bir fabrikada birçok işçinin robotlar yardımıyla yaptığı işi, yapay zekaya entegre edilmiş yeni nesil robotlar tek başlarına yapacak. Bu da o işçilerin büyük bir kısmının o fabrikada artık iş bulamayacağı anlamına geliyor. Aynı şekilde yapay zeka sayesinde birçok iş yerinde üretim, hesaplama, analiz, nakliyat, bakım, onarım gibi işlemler robotlar tarafından yapılacak ve bugün bu alanlarda çalışanların büyük kısmına yarın ihtiyaç duyulmayacak.
Bu senaryo ilk bakışta korkutucu gelse de tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Çünkü ilk Sanayi Devrimi ile birlikte insanlığın tüm düzeni değişmiş ve iş gücü ağırlık merkezinin tamamen kaymış olmasına rağmen geçiş dönemi dışında büyük bir işsizlik yaşandığını söylemek güç. Çünkü yeni teknoloji demek, yeni ihtiyaçlar demek. Ayrıca Endüstri 4.0 demek, insanların belli alanlarda daha da uzmanlaşması demek. Şöyle ki birkaç yüzyıl önce berberler aynı zamanda doktorluk yapıyordu. Sonra bu iki meslek, iki ayrı insana bölüştürüldü. Sonra tüm hastalıklarla ilgilenen doktorlar, vücudun belli bölümleri üzerine uzmanlaşmaya başladı ve hastalıklar, doktorlar arasında bölüştürüldü. Bugün iç hastalıkları ile cildiye doktorları farklı farklı kişilerin uzmanlıkları. Gelecekte bunun daha da küçük parçalara ayrılması ve daha spesifik uzmanlıkların ortaya çıkması kaçınılmaz.
Peki, Endüstri 4.0 için ülke olarak geç mi kaldık? Bana göre tren henüz istasyondan ayrılmadı. Ancak kalkışa neredeyse hazır ve son yolcularını çağırıyor. Biz de son dönemde bilim ve teknoloji özelinde yaptığımız atılımlar, çağın ruhuna uygun gelişme hareketleri ve geleceğe yön verme isteğiyle bu trenin yolcularından biri olacağız. Yeni çağın önde gelen güçlerinden biri olmak için tek yapmamız gereken, ülkenin ve toplumun her birimi ile bu değişime ayak uydurmak ve kendi yorumumuzu katmak için ısrarla ve ısrarla çalışmak.