Kişisel Blog

Dünyanın En Yaşanabilir Şehirleri Bize Ne Anlatıyor?

Her yıl belirli kriterler çerçevesinde dünyanın en yaşanılabilir şehirleri seçilir. Birçok uzmanın değerlendirmeleri sonucu belirlenen bu listeler, çok uzun yıllardır tartışılagelen ideal şehir kavramına en yakın olan yaşam alanlarını belirlemeye odaklanır. Bu noktada ulaşım, iş-yaşam dengesi, kültürel olanaklar, ekonomi, altyapı, eğitim, sağlık gibi kriterler üzerinden puanlar verilir ve şehirler, en yüksek puanı alanlardan başlamak üzere listelenir.
 
The Economist’le aynı grupta yer alan Economist Intelligence Unit yani EIU tarafından hazırlanan Küresel Yaşanılabilirlik Endeksi 2024 yani daha bilinen adıyla dünyanın en yaşanılabilir şehirleri 2024 listesi de bu doğrultuda belli oldu. Dünyanın farklı köşelerinden 173 şehrin sıralandığı listede değerlendirme, 5 farklı kategoriye ayrılan 30 kritere göre yapılıyor. Listenin en üst sırasında ise birkaç yıldır olduğu gibi Viyana yer alıyor. Onu Kopenhag, Zürih, Melbourne, Calgary, Cenevre, Sidney, Vancouver, Osaka, Auckland, Adelaide, Toronto ve Helsinki takip ediyor.
 
Özellikle son yıllarda bu liste küçük değişikliklerle bu şekilde ilerlediği için de bu şehirlere daha yakından bakmak gerektiğini düşünüyorum. Diğer şehirlerin yapamadığı ve bu şehirlerin istikrarlı bir şekilde yapabildiği hangi uygulamalar, onları hem uzmanlar hem de sakinlerinin gözünde en yaşanılabilir şehirler arasına taşıyor? Yani dünyanın en yaşanılabilir şehirleri bize ne anlatıyor?
 
Öncelikle yaşanabilir şehirler listesinde üst sıralarda yer almak için şehrin tüm sakinlerini kapsayacak erişim imkanları bulunmalı, kamusal alanlara erişim kolay olmalı, yaşam standartları kolay karşılanabilmeli, toplu taşıma sistemi etkili kullanılabilmeli, eğitim ve sağlık hizmetlerinin hem kalitesi hem de erişimi kolay olmalı. Ayrıca bu şehirlerde yeşil alanların oranın da yüksek olması gerekir. Tabii sakinlerin güvenle hayatlarına devam edebilecekleri bir ortam da olmazsa olmaz. Kısacası yaşanabilir şehirler, sakinlerinin hem günlük yaşamlarına hem de ruhsal sağlıklarına destek olacak özelliklerle donatılmış olmalıdır.
 
Aslında bu şehirlerin neleri başardığını daha iyi anlayabilmek için listenin tepesindeki bazı şehirleri yakından incelemekte fayda var. Örneğin birkaç yıldır dünyanın en yaşanabilir şehri seçilen Viyana’ya göz atalım. Değerlendirme yapılan beş kategorinin dördünde 100 tam puan almayı başaran şehirde yalnızca kültür ve çevre puanı, büyük spor etkinliklerinin eksikliği nedeniyle 93.5.
 
Yeşil Alanlar, Yaygın Toplu Taşıma, Güvenli Sokaklar
 
Viyana’yı bu kadar başarılı kılan özellikleri düzenlilik, sağlık, kültür, eğitim, altyapı, barınma gibi alanlarda mükemmel seçenekler sunması. Neredeyse yarısı yeşil alanlarla kaplı olan şehrin her noktasına ulaşan toplu taşıma sistemi gün içinde milyonlarca kişi tarafından sorunsuz şekilde kullanılıyor. Hatta yakınlık, güvenlik, sağlık, konfor gibi nedenlerle nüfusun önemli bir kısmı işe ve okula yürüyerek ya da bisikletle gidiyor. Bu da ulaşım gibi çok önemli bir sorunu ortadan kaldırıyor.
 
Ayrıca tüm dünyada barınma büyük bir sorun iken Viyana’da hem ev sahipliği oranı yüksek hem de kira tutarları diğer metropollere kıyasla makul seviyelerde. Üstelik belediyeye ait on binlerce sosyal konut da çok uygun fiyatlarla kiraya veriliyor.
 
Kısacası şehrin her tarafını saran parklar, bahçeler, çiftlikler ve diğer yeşil alanlar içinde huzurla işlerine ve okullarına kolayca ulaşabilen sakinler, konaklama için de gelirlerinin küçük bir kısmını harcıyor. Güvenlik, altyapı, eğitim olanakları, kültürel ve sportif aktivite çeşitliliği gibi imkanlar da eklenince şehrin listenin zirvede yer alması hiç de şaşırtıcı değil.
 
Benzer şekilde listenin ikinci sırasında yer alan Kopenhag da bisiklet dostu yolları, şehrin her yanına ulaşan toplu taşıma sistemi, sağlıktan eğitime yüksek yaşam standartları ile dikkat çekiyor. Ayrıca kültürel ve sportif aktivitelerle canlı bir ortam sunarken sürdürülebilirliğe de büyük önem veriyor. Doğa ile iç içe bir yaşam sunması da cabası.
 
İsviçre’nin Zürih ve Cenevre şehirleri de listenin en üst sıralarında. Sağlık ve eğitim alanındaki başarılarıyla dikkat çeken bu şehirler; mükemmel toplu taşıma sistemleri, sakinleri kadar turistleri de çeken doğaları, kültürel zenginlikleri ve yüksek yaşam standartları ile en yaşanabilir şehirler arasına girmeyi başarmış.
 
Bu iki şehrin sakinlerinin kendilerini daima güvende hissetmeleri, kamu hizmetlerine çok rahat ulaşabilmeleri, toplu taşımayı en verimli şekilde kullanabilmeleri, sporu ve doğayı günlük hayatın bir parçası olarak değerlendirebilmeleri, teknolojiden destek alan sürdürülebilirlik politikalarından çok memnun olmaları dikkat çekiyor.
 
Yukarıda değindiğim imkanların benzerlerini Melbourne, Sydney, Calgary, Vancouver, Osaka gibi listede yer alan dünyanın çok farklı bölgelerindeki şehirlerde de görmek mümkün. Bu da bize yaşanabilir şehirlerin yalnızca belli bölgelerde yer almadığını yani şans eseri olmadığını gösteriyor.
 
Bizim de bu listenin üst sıralarında kendimize yer bulmamız için doğaya ve insana saygılı, geleceğe ışık tutan bir şehircilik anlayışı ile eğitim, sağlık, ulaşım gibi temel imkanların kalitesini yükseltmemiz şart. Yeşil alanları artırıp daha güvenli ve erişilebilir şehirler inşa etmeli, her bir sakinin taleplerini duyurabileceği mekanizmaları güçlendirmeliyiz. Bu gereklilikler belki ilk bakışta zor görünebilir, ancak bu yönde atılacak her adım büyük faydaları kısa sürede beraberinde getirecektir.
 
Girişimcilik
Şehircilik ve Çevre
İnovasyon