Kişisel Blog

Tatlı Su Kaynaklarını Korumak: Farklı Bölgeler, Farklı Çözümler

Zaman zaman su kaynakları konusuna değiniyor, dünya çapında bu konudaki gelişmeleri yakından takip ediyorum. Çünkü yayımlanan tüm araştırmalar, çok da uzak olmayan bir gelecekte dünyamızın ciddi bir su krizi ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Öyle ki Birleşmiş Milletler verilerine göre 2030 yılına kadar 700 milyon kişi, temiz su kaynaklarının yetersizliği nedeniyle yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalacak. 2050 yılına kadar da dünya nüfusunun %40’ı ise su kıtlığından ciddi derecede etkilenecek. Şimdi bile 2 milyardan fazla kişinin evinde temiz suya doğrudan erişim bulunmadığı yönünde veriler var.

Tabii dünya genelindeki bu durum ülkemizi de yakından ilgilendiriyor. Çünkü Türkiye, su kıtlığı ve hatta su krizi tehlikesi ile karşı karşıya. İstanbul’da kişi başına düşen su miktarının 1.700 metreküpten daha az olduğu biliniyor.

Hal böyle olunca temiz suya erişimi kolaylaştıracak, tatlı su kaynaklarını koruyacak her türlü çalışma dikkatimi çekiyor. Özellikle su krizine inovatif çözümlere daha fazla odaklanıyorum. Belki dünyanın farklı bölgelerinde geliştirilen bu çözümlerin bazılarını ülkemizde de uygulayabilir, daha güvenli ve yaşanılabilir bir gelecek inşa edebiliriz.

Temiz suya erişim için geliştirilen projelerden biri Hindistan’da, atık su arıtma sistemlerini içeriyor. Elektrikle çalışan Indra Water su arıtma sistemi, karbon ayak izini %90 azaltırken %99’a kadar çamur azaltma ve su geri kazanımı sunuyor. Üstelik merkezi birçok sisteme kıyasla maliyeti de %30 azaltıyor. ABD’de Epic Cleantec tarafından geliştirilen sistem ise yapılarda hem yerinde su arıtıyor hem de bu suyun %95’ini sifon, sulama, çamaşır yıkama gibi işlemlerde kullanılmasını sağlıyor. Bu sistemleri ülkemizde toplu yapılara entegre ederek atık su dönüşümü sağlayabilir ve gri su elde edebiliriz.

Singapur’da atık su arıtma sisteminden daha önce detaylıca bahsetmiştim. Tüm ülkeyi kapsayan devasa bir sistem ile var olan az miktardaki temiz su kaynakları, başarılı bir döngü ile tekrar kullanılabilir hale getiriliyor. Bunun dışında Wateroam tarafından geliştirilen 2.5 kg ağırlığındaki su arıtma sistemi de ulaşılması güç alanlarda elektrik olmadan temiz su elde edilmesini sağlıyor. Hem Singapur genelindeki sistemi yeni yapılacak yaşam alanlarımıza entegre ederek su tasarrufunu çok güçlü bir biçime destekleyebilir hem de Wateroam su arıtma sistemi ile portatif su arıtma cihazını uzak yaşam alanlarında değerlendirebiliriz. Temiz su elde etmek için geliştirilen inovatif çözümlerden bazıları da yeraltı su arıtımına odaklanıyor. İsviçre’deki bNovate Technologies, su kaynaklarındaki bakterilerde yaşanan değişiklikleri takip etmeye odaklanırken Kanada’daki RainGrid ise su havzalarının güvenliğine yönelik çalışmalar yapıyor. Bu yaklaşımları ülkemize uyarlayarak biz de tehlike altındaki ya da kirlenmiş su kaynaklarımızı kullanılabilir duruma getirmek için çalışmalar yapabiliriz.

Bunların dışında temiz su elde etmek için geliştirilen yöntemlerden birkaçı da tarım ve hayvancılığa yönelik faaliyetleri kapsıyor. Arjantin’den Kilimo, tarımda su kullanımını optimize etmek için big data ve makine öğreniminden faydalanarak sulamanın sağlıklı ve ideal ayarda yapılmasına öncelik veriyor. Hindistan’daki AquaNurch sistemi ise balık çiftliklerindeki suları ve kirlenen su kaynaklarını gerçek zamanlı verilerle kontrol ederek risklerden arındırıyor.

Dünyanın farklı bölgelerinde benzer sorunlar için geliştirilen farklı çözümlerin her birinin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Ülkemiz için de geleneksel arıtma yöntemler dışında alternatif atık su arıtma ve doğal kaynakları koruma yöntemlerinden faydalanılması yerinde olacaktır. Kenya’da havadaki nemi yakalayarak atmosferik su elde eden sistem ile belki kurak mevsimlerde tarım alanlarında suya erişim artırılabilir ya da Kanada’da dalga gücüyle elde edilen enerji kullanılarak çalışan su arıtma sistemleri ülkemizin uygun bölgelerine entegre edilebilir. Kısacası atık su arıtma yöntemlerinin ve temiz su elde etme yöntemlerinin her birinden faydalanarak bizi bekleyen su kıtlığı riskinin etkilerini hafifletebilir, hatta uzun vadede ortadan kaldırabiliriz.
Girişimcilik
Şehircilik ve Çevre
İnovasyon