Su Krizine Karşı Sıfır Atık Su Uygulamalarından Nasıl Faydalanılabilir?
Su krizinin geleceğimiz için ne kadar önemli bir konu olduğuna zaman zaman değiniyorum. Çünkü yaşamımızın temeli olan su kaynakları her geçen gün kirleniyor ve tükeniyor. Ayrıca küresel iklim krizinin etkileriyle de bazı bölgeler uzun süreli kuraklıklar yaşıyor ve gıda üretimi ciddi oranda sekteye uğruyor. Dünyanın birçok farklı bölgesinde geliştirilen uygulamalar da su krizine karşı çözüm yolları üretmeye odaklanıyor. Bu uygulamaların merkezinde de atık suların geri dönüştürülmesi ve yeniden kullanılması yer alıyor. Hedef ise sıfır atık suya ulaşmak.
Sıfır atık su, en yalın haliyle “tüm ihtiyaçlar için içilemez su kullanmak” anlamına geliyor. Yani içilmesi gerekmeyen her durumda su ihtiyacını karşılamak için diğer su kaynaklarını kullanmak hedefleniyor. Temizlik, sulama, üretim gibi alanlarda yüksek kalitede içme suyu kullanmak yerine geri dönüştürülmüş, arıtılmış, arındırılmış suları tercih ederek temiz su kaynaklarını korumak için ise birçok proje geliştiriliyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından başlatılan bir çalışma da bu projeleri bir araya getiriyor ve destekliyor.
Sıfır su atığı projelerinden biri, Bolivya’da karşımıza çıkıyor. Kanalizasyon ve yağmur sularının tekrar kullanılabilmesini sağlayan AQUAKIT projesi, 12 katlı bir binadan ayda 300 bin litre suyu geri kazanma imkanı sunuyor. Bu gri su arıtma sistemiyle yapılardan elde edilen gri suların; sifon, sulama, temizlik ihtiyaçlar için kullanılmasını hedefliyor. Hollanda merkezli FieldFactors’ün BlueBloqs su sistemi ise yağmur suyunun toplanıp tekrar kullanılması için kullanılıyor. Özellikle şiddetli yağışlarda elde edilen suyu toplayarak hem su kaynaklarını hem de yeşil alanlardaki biyolojik çeşitliliği korumayı hedefliyor. Hindistan’da NSPL tarafından geliştirilen yağmur suyu toplama teknoloji ise toprağı filtreleyerek yağmur suyunu depoluyor ve çiftçilerin kullanımına sunuyor. Özellikle muson mevsiminde elde edilen sular ile kış boyunca araziler sulanabiliyor.
Tabii sıfır su atığı projeleri yalnızca depolamaya odaklanmıyor. Günümüzde evsel ve endüstriyel su atıklarının yaklaşık %10’unun yeniden kullanılıyor oluşunun altında yatan sebeplerden biri olan kirli suların arıtılmasına odaklanan çok sayıda proje de mevcut. ABD merkezli Membrion’un su arıtma teknolojisi, endüstriyel atık suları arındırarak neredeyse tamamını tekrar kullanılabilir duruma getiriyor. Şili merkezli Kran Nanobubble ise atık suyu arıtırken kirlenmiş ortamları temizlemeye ve mahsul verimini artırmaya da yardımcı olmaya odaklanıyor.
Dijital ikiz teknolojisinden daha önce farklı konularda bahsetmiş, geleceğimizde oynayacağı role değinmiştim. Özellikle yapı sektöründe büyük bir fark oluşturması beklenen bu teknolojiden Hindistan merkezli SmartTerra projesinde su kayıplarının önüne geçilmesi için faydalanılıyor. Su sistemindeki anormallikleri, sızıntıları, olağandışı kayıpları hızlı bir şekilde tespit etmek için geliştirilen sistem ile teknolojinin gücünden doğal kaynakları korumak için nasıl faydalanılabileceği kanıtlanıyor.
Fransız SEABEX projesi ise yapay zeka algoritmalarından faydalanarak dijital ikiz teknolojisi ile çiftçilerin su israfını yarı yarıya azaltmaya ve mahsul verimini artırmaya imkan tanıyor. Yani daha az su tüketimi ile daha çok ürün elde etmek için teknolojiden destek alıyor.
Bunların dışında yapay zekadan faydalanılan başka uygulamalar ve geliştirilen projeler de mevcut. Özellikle su kaybını önlemek için geliştirilen Alman PYDRO projesinde, su şebekelerinin sorunsuzca takibi ve olağandışı bir kayıp durumunda etkin mücadele fırsatı elde ediliyor. Dünya Bankası verilerine göre borularla taşınan suyun neredeyse %30’unun hedefine ulaşmadan kaybedildiği düşünülürse sızıntı ve diğer kayıp nedenlerini önlemenin önemi daha iyi anlaşılabilir.
Hindistan ile ABD ortaklığındaki bir başka proje ise yapay zekadan faydalanarak kentsel su kirliliğinin takibi, analizi, yönlendirilmesi ve arıtılması gibi süreçleri gerçekleştiriyor. Böylece bir günde yüz milyonlarca litre suyun yeniden kullanılması sağlanıyor. Belçika merkezli Shayp ise yapılarda su sızıntılarını ortadan kaldırma ve zararı azaltma hedefine odaklanıyor. Gerçek zamanlı su tüketimini izleyerek hassas ölçümlerle sorunları tespit ediyor, su kaynaklarının sorunsuz ve etkin kullanılmasına yardımcı oluyor.
Kısacası dünyanın farklı bölgelerindeki birçok proje, kullanımdaki suyun tekrar kullanılabilmesi için çeşitli çözümler sunuyor. Dünyadaki su kaynaklarının kısıtlılığından hareketle evsel ve endüstriyel atık sularla yağmur sularının temizlik, sulama, ısıtma, soğutma ve üretim için kullanılabilir hale getirilmesi, içilebilir su kaynaklarının korunması için en önemli adımlar arasında görülmeli. Sıfır atık su uygulamalarına da bu açıdan yaklaşarak destek olmak, insanlığın ve doğanın geleceği için olmazsa olmaz.
Sıfır atık su, en yalın haliyle “tüm ihtiyaçlar için içilemez su kullanmak” anlamına geliyor. Yani içilmesi gerekmeyen her durumda su ihtiyacını karşılamak için diğer su kaynaklarını kullanmak hedefleniyor. Temizlik, sulama, üretim gibi alanlarda yüksek kalitede içme suyu kullanmak yerine geri dönüştürülmüş, arıtılmış, arındırılmış suları tercih ederek temiz su kaynaklarını korumak için ise birçok proje geliştiriliyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından başlatılan bir çalışma da bu projeleri bir araya getiriyor ve destekliyor.
Sıfır su atığı projelerinden biri, Bolivya’da karşımıza çıkıyor. Kanalizasyon ve yağmur sularının tekrar kullanılabilmesini sağlayan AQUAKIT projesi, 12 katlı bir binadan ayda 300 bin litre suyu geri kazanma imkanı sunuyor. Bu gri su arıtma sistemiyle yapılardan elde edilen gri suların; sifon, sulama, temizlik ihtiyaçlar için kullanılmasını hedefliyor. Hollanda merkezli FieldFactors’ün BlueBloqs su sistemi ise yağmur suyunun toplanıp tekrar kullanılması için kullanılıyor. Özellikle şiddetli yağışlarda elde edilen suyu toplayarak hem su kaynaklarını hem de yeşil alanlardaki biyolojik çeşitliliği korumayı hedefliyor. Hindistan’da NSPL tarafından geliştirilen yağmur suyu toplama teknoloji ise toprağı filtreleyerek yağmur suyunu depoluyor ve çiftçilerin kullanımına sunuyor. Özellikle muson mevsiminde elde edilen sular ile kış boyunca araziler sulanabiliyor.
Tabii sıfır su atığı projeleri yalnızca depolamaya odaklanmıyor. Günümüzde evsel ve endüstriyel su atıklarının yaklaşık %10’unun yeniden kullanılıyor oluşunun altında yatan sebeplerden biri olan kirli suların arıtılmasına odaklanan çok sayıda proje de mevcut. ABD merkezli Membrion’un su arıtma teknolojisi, endüstriyel atık suları arındırarak neredeyse tamamını tekrar kullanılabilir duruma getiriyor. Şili merkezli Kran Nanobubble ise atık suyu arıtırken kirlenmiş ortamları temizlemeye ve mahsul verimini artırmaya da yardımcı olmaya odaklanıyor.
Yapay Zeka ve Dijital İkiz ile Sistemi Analiz Etmek
Dijital ikiz teknolojisinden daha önce farklı konularda bahsetmiş, geleceğimizde oynayacağı role değinmiştim. Özellikle yapı sektöründe büyük bir fark oluşturması beklenen bu teknolojiden Hindistan merkezli SmartTerra projesinde su kayıplarının önüne geçilmesi için faydalanılıyor. Su sistemindeki anormallikleri, sızıntıları, olağandışı kayıpları hızlı bir şekilde tespit etmek için geliştirilen sistem ile teknolojinin gücünden doğal kaynakları korumak için nasıl faydalanılabileceği kanıtlanıyor.
Fransız SEABEX projesi ise yapay zeka algoritmalarından faydalanarak dijital ikiz teknolojisi ile çiftçilerin su israfını yarı yarıya azaltmaya ve mahsul verimini artırmaya imkan tanıyor. Yani daha az su tüketimi ile daha çok ürün elde etmek için teknolojiden destek alıyor.
Bunların dışında yapay zekadan faydalanılan başka uygulamalar ve geliştirilen projeler de mevcut. Özellikle su kaybını önlemek için geliştirilen Alman PYDRO projesinde, su şebekelerinin sorunsuzca takibi ve olağandışı bir kayıp durumunda etkin mücadele fırsatı elde ediliyor. Dünya Bankası verilerine göre borularla taşınan suyun neredeyse %30’unun hedefine ulaşmadan kaybedildiği düşünülürse sızıntı ve diğer kayıp nedenlerini önlemenin önemi daha iyi anlaşılabilir.
Hindistan ile ABD ortaklığındaki bir başka proje ise yapay zekadan faydalanarak kentsel su kirliliğinin takibi, analizi, yönlendirilmesi ve arıtılması gibi süreçleri gerçekleştiriyor. Böylece bir günde yüz milyonlarca litre suyun yeniden kullanılması sağlanıyor. Belçika merkezli Shayp ise yapılarda su sızıntılarını ortadan kaldırma ve zararı azaltma hedefine odaklanıyor. Gerçek zamanlı su tüketimini izleyerek hassas ölçümlerle sorunları tespit ediyor, su kaynaklarının sorunsuz ve etkin kullanılmasına yardımcı oluyor.
Kısacası dünyanın farklı bölgelerindeki birçok proje, kullanımdaki suyun tekrar kullanılabilmesi için çeşitli çözümler sunuyor. Dünyadaki su kaynaklarının kısıtlılığından hareketle evsel ve endüstriyel atık sularla yağmur sularının temizlik, sulama, ısıtma, soğutma ve üretim için kullanılabilir hale getirilmesi, içilebilir su kaynaklarının korunması için en önemli adımlar arasında görülmeli. Sıfır atık su uygulamalarına da bu açıdan yaklaşarak destek olmak, insanlığın ve doğanın geleceği için olmazsa olmaz.