Oyun Parklarının Dönüşümü, Mimariyi ve Konut Sektörünü Nasıl Etkiledi?
Günümüzde konut satın alma tercihlerinde yalnızca yetişkinlerin ihtiyaçları göz önünde bulundurulmuyor. Aynı şekilde çocukların ihtiyaç ve beklentileri de konut satın alma davranışlarını doğrudan etkiliyor. Bunda hem toplumsal bilincin bu yönde gelişmesi hem de farklı seçenekler sunan mimari anlayışların yaygınlaşması etkili rol oynuyor. Konutun yer aldığı muhit, sağlık imkanları, ulaşım kolaylığı, altyapı gibi kriterlere ek olarak çocuklar için güvenlik ve oyun alanları da satın alma kararını yakından etkiliyor. Özellikle oyun parklarında tarih boyunca yaşanan değişimle birlikte artık temel kriterlerden biri kaçınılmaz olarak bu oluyor.
Bu konuda yapılan çalışmalara göre yaklaşık 150 yıllık bir tarihi olan halka açık oyun alanları, en başta kum havuzlarından oluşuyordu. Kentlerde yaşayan insan sayısı arttıkça çocuklar için güvenli oyun alanları tasarlamak bir zorunluluk halini aldı. Modernleşme anlayışı yaygınlaştıkça oyun alanlarının, çocukların gelişimi üzerindeki etkilerini inceleyen çalışmalar da arttı. Fiziksel ve sosyal ihtiyaçların karşılanması için gittikçe kalabalıklaşan şehirlerde oyun parkları temel ihtiyaçlar arasına girmeye başladı.
Yıllar ilerledikçe kapsamı genişleyen oyun parkları; çelik borular ve zincirler kullanılarak inşa edilir oldu. Atletizm alanları, kaydıraklar, salıncaklar ve diğer eğlence unsurları da bu dönemde parklarda görülmeye başlandı. Bu dönemde Batı’da özellikle okullarda bu tip oyun alanlarına yer veriliyordu. Ayrıca fabrikaların yoğun olduğu bölgelerde, çalışanların çocukları için de benzer alanlar oluşturuluyordu.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından savaş travması içindeki genç nesillerin psikolojilerine destek olmak için oyun alanları da baştan tasarlandı. Çocuklara iş birliği yapmayı ve birlikte hareket etmeyi aşılayacak şekilde çok kullanıcılı oyuncakların yer aldığı parklar yaygınlaşmaya başladı. Şehirler savaşın izlerinden kurtarılmaya çalışılırken çocuklar için de araçlar, hayvanlar, fantastik canlılar oyun parklarında yer bulur oldu. Amaç, birlikte çalışmak ve hayal gücünü tetiklemek olduğu için estetik açıdan dikkat çeken tasarımlar ön plana çıktı. Yıllar ilerledikçe gelişen teknolojiye paralel olarak robotik tasarımlar da bu alanlarda yer bulmaya başladı.
Betondan tüneller, tırmanma alanları ve benzer unsurların da eklendiği sonraki dönemde güvenlikle ilgili sorunlar ortaya çıkınca standartların gözden geçirilmesi gerekti. Sert plastik, kıymıksız ahşap, vinil kaplama, kauçuk gibi malzemeler de neredeyse milenyumda yaygınlaşmaya başladı. Takip eden dönemde ise bu alanlarda doğanın da yer bulması gerekliliği kendini gösterdi.
Şehirleşme arttığı için özellikle yeni nesillerin doğadan kopuk bir şekilde yetişmesinin, fiziksel ve ruhsal sağlıkları üzerinde olumsuz etki oluşturacağı yönündeki çalışmalar arttıkça oyun parklarında peyzaj çalışmaları daha değerli hale geldi. Doğanın kendisi getirilemiyorsa doğadan esintilerle zenginleştirilen oyun alanları, zaman geçtikçe hayal gücünü ve birlikte çalışmayı besleyecek modüler ekipmanlarla donatıldı. Böylece çocukların, esnek ve dönüştürülebilen malzemelerle kendi tarzlarını oyunlarına yansıtmalarına imkan tanınması hedeflendi.
Tarih boyunca oyun alanlarının dönüşümüne paralel olarak mimari anlayış da kaçınılmaz olarak değişime uğradı. Dönemin ruhuna uygun olarak tasarlanan mimari projelerde ilk olarak oyun alanları yer almaya başladı. Ardından oyun alanları, büyük projelerde temel alanlar arasına girdi, tasarımları ve içerikleri yıllar içinde değişerek bugünkü formunu aldı. Günümüzde çocukların farklı düşünme, iş birliği, hayal gücü, doğadan ilham alma, bağ kurabilme ihtiyaçları göz önünde bulunduruluyor.
Biz de Ege Yapı projelerinde oyun alanları tasarlarken güvenliği ihmal etmeden bu ihtiyaçları karşılamaya öncelikli hedeflerimiz arasında yer veriyoruz. Yetişkinler için sunduğumuz tüm olanaklara ek olarak hem eğlenebilecekleri hem de fiziksel ve zihinsel aktivitelerle gelişebilecekleri korunaklı oyun alanları ile çocukları da merkeze alıyor, ailelerin bir bütün halinde kaliteli zaman geçirmesini sağlıyoruz. Bugün olduğu gibi gelecekteki projelerimizde de de bu anlayışla mimari tasarımlarımıza yön vereceğiz.
Bu konuda yapılan çalışmalara göre yaklaşık 150 yıllık bir tarihi olan halka açık oyun alanları, en başta kum havuzlarından oluşuyordu. Kentlerde yaşayan insan sayısı arttıkça çocuklar için güvenli oyun alanları tasarlamak bir zorunluluk halini aldı. Modernleşme anlayışı yaygınlaştıkça oyun alanlarının, çocukların gelişimi üzerindeki etkilerini inceleyen çalışmalar da arttı. Fiziksel ve sosyal ihtiyaçların karşılanması için gittikçe kalabalıklaşan şehirlerde oyun parkları temel ihtiyaçlar arasına girmeye başladı.
Yıllar ilerledikçe kapsamı genişleyen oyun parkları; çelik borular ve zincirler kullanılarak inşa edilir oldu. Atletizm alanları, kaydıraklar, salıncaklar ve diğer eğlence unsurları da bu dönemde parklarda görülmeye başlandı. Bu dönemde Batı’da özellikle okullarda bu tip oyun alanlarına yer veriliyordu. Ayrıca fabrikaların yoğun olduğu bölgelerde, çalışanların çocukları için de benzer alanlar oluşturuluyordu.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından savaş travması içindeki genç nesillerin psikolojilerine destek olmak için oyun alanları da baştan tasarlandı. Çocuklara iş birliği yapmayı ve birlikte hareket etmeyi aşılayacak şekilde çok kullanıcılı oyuncakların yer aldığı parklar yaygınlaşmaya başladı. Şehirler savaşın izlerinden kurtarılmaya çalışılırken çocuklar için de araçlar, hayvanlar, fantastik canlılar oyun parklarında yer bulur oldu. Amaç, birlikte çalışmak ve hayal gücünü tetiklemek olduğu için estetik açıdan dikkat çeken tasarımlar ön plana çıktı. Yıllar ilerledikçe gelişen teknolojiye paralel olarak robotik tasarımlar da bu alanlarda yer bulmaya başladı.
Şehirleşme ile Birlikte Mimari Dönüşüm Arttı
Betondan tüneller, tırmanma alanları ve benzer unsurların da eklendiği sonraki dönemde güvenlikle ilgili sorunlar ortaya çıkınca standartların gözden geçirilmesi gerekti. Sert plastik, kıymıksız ahşap, vinil kaplama, kauçuk gibi malzemeler de neredeyse milenyumda yaygınlaşmaya başladı. Takip eden dönemde ise bu alanlarda doğanın da yer bulması gerekliliği kendini gösterdi.
Şehirleşme arttığı için özellikle yeni nesillerin doğadan kopuk bir şekilde yetişmesinin, fiziksel ve ruhsal sağlıkları üzerinde olumsuz etki oluşturacağı yönündeki çalışmalar arttıkça oyun parklarında peyzaj çalışmaları daha değerli hale geldi. Doğanın kendisi getirilemiyorsa doğadan esintilerle zenginleştirilen oyun alanları, zaman geçtikçe hayal gücünü ve birlikte çalışmayı besleyecek modüler ekipmanlarla donatıldı. Böylece çocukların, esnek ve dönüştürülebilen malzemelerle kendi tarzlarını oyunlarına yansıtmalarına imkan tanınması hedeflendi.
Tarih boyunca oyun alanlarının dönüşümüne paralel olarak mimari anlayış da kaçınılmaz olarak değişime uğradı. Dönemin ruhuna uygun olarak tasarlanan mimari projelerde ilk olarak oyun alanları yer almaya başladı. Ardından oyun alanları, büyük projelerde temel alanlar arasına girdi, tasarımları ve içerikleri yıllar içinde değişerek bugünkü formunu aldı. Günümüzde çocukların farklı düşünme, iş birliği, hayal gücü, doğadan ilham alma, bağ kurabilme ihtiyaçları göz önünde bulunduruluyor.
Biz de Ege Yapı projelerinde oyun alanları tasarlarken güvenliği ihmal etmeden bu ihtiyaçları karşılamaya öncelikli hedeflerimiz arasında yer veriyoruz. Yetişkinler için sunduğumuz tüm olanaklara ek olarak hem eğlenebilecekleri hem de fiziksel ve zihinsel aktivitelerle gelişebilecekleri korunaklı oyun alanları ile çocukları da merkeze alıyor, ailelerin bir bütün halinde kaliteli zaman geçirmesini sağlıyoruz. Bugün olduğu gibi gelecekteki projelerimizde de de bu anlayışla mimari tasarımlarımıza yön vereceğiz.