Nükleer Teknolojisi, Bataryalar ile Günlük Hayata Taşınıyor
Dünya nüfusu arttıkça yeni kaynaklara olan ihtiyaç da artıyor. Bu ihtiyaçlardan biri olan enerji için de son dönemde farklı arayışlar devreye giriyor. Fosil yakıtların tükeneceğinin bilincinde olan insanoğlu, daha uzun ömürlü ve standart kullanımda daha güvenli seçeneklere yöneliyor. Bunların başında da nükleer enerji geliyor.
Güvenlik endişesi nedeniyle tartışılan bir konu olsa da nükleer enerji santrallerinin önemli faydaları olduğunu görmezden gelmek mümkün değil. Üstelik dünyanın en gelişmiş ülkeleri de bu teknolojiden sonuna kadar faydalanıyor. Dünya üzerinde şu an 30’dan fazla ülkede 450’ye yakın nükleer reaktör bulunuyor. 15 ülkede devam eden inşaatların sonunda 10 yıl içinde 150’den fazla yeni reaktör de faaliyete geçmiş olacak. Yani insanlık için enerji sektörünün geleceğinde nükleer çalışmalar büyük bir yer tutuyor.
Bu çalışmaların günlük hayata çeşitli yansımaları bulunuyor. En önemlisi ise birçok ülkede elektrik ihtiyacının büyük kısmının nükleer teknolojisi ile sağlanması. Hatta Fransa, Belçika, İsveç gibi ülkelerde bu oran yarıya yakın ya da çok daha fazla. Nükleer enerji ile ilgili yapılan son çalışmalardan biri ise bu gücü günlük hayatın vazgeçilmez parçası yapmaya aday. Kaliforniya merkezli NDB yani Nano Diamond Battery isimli batarya firması, yakın zamanda yaptığı bir açıklama ile bütün dikkatleri üzerinde toplamayı başardı. Açıklamaya göre cep telefonlarında kullanılan bataryalar, nükleer teknoloji sayesinde 9 yıl dayanacak şarja sahip olabilir.
Henüz prototip üretimi aşamasında olan bu çalışmaya göre enerji devrimine kapı açacak olan bu bataryalar, nükleer atıkla çalışacak. Yani çeşitli işlemler için kullanılan ve ardından yok olması binlerce yıl süreceği için okyanusların tabanında ya da yer altında depolanan nükleer atıklar, bu çalışma ile cep telefonlarının bataryalarında kullanılabilecek. Üstelik cep telefonunda 9 yıl şarj sunacağı öngörülen bu bataryaların daha küçük cihazlarda ve sensörlerde çok çok daha uzun süre enerji sağlayabileceği ifade ediliyor. Yani bu çalışma hayata geçerse hem günlük hayatın en büyük problemlerinden biri olan telefonun şarjının sık sık tükenmesi konusu ortadan kalkacak hem de geleceğe dair büyük bir problem olması beklenen nükleer atıklar, dönüştürülerek tehlikeli atık olmaktan çıkacak.
Her ne kadar koronavirüs pandemisi nedeniyle çalışmalar son dönemde sekteye uğrasa da şirketten yapılan açıklamaya göre çalışmanın ispat aşaması tamamlanmış. Bu da prototipler üzerinde testlerin yapılması ve güvenlik kaygısının ortadan kaldırılmasının ardından bizi yepyeni bir dünyanın beklediği anlamına geliyor. Neden mi? Bir düşünün; şarjı hiç bitmeyen cihazlar ve elektriğe ihtiyaç duymayan cihazlarla hayatımız nasıl değişir?
Güvenlik endişesi nedeniyle tartışılan bir konu olsa da nükleer enerji santrallerinin önemli faydaları olduğunu görmezden gelmek mümkün değil. Üstelik dünyanın en gelişmiş ülkeleri de bu teknolojiden sonuna kadar faydalanıyor. Dünya üzerinde şu an 30’dan fazla ülkede 450’ye yakın nükleer reaktör bulunuyor. 15 ülkede devam eden inşaatların sonunda 10 yıl içinde 150’den fazla yeni reaktör de faaliyete geçmiş olacak. Yani insanlık için enerji sektörünün geleceğinde nükleer çalışmalar büyük bir yer tutuyor.
Bu çalışmaların günlük hayata çeşitli yansımaları bulunuyor. En önemlisi ise birçok ülkede elektrik ihtiyacının büyük kısmının nükleer teknolojisi ile sağlanması. Hatta Fransa, Belçika, İsveç gibi ülkelerde bu oran yarıya yakın ya da çok daha fazla. Nükleer enerji ile ilgili yapılan son çalışmalardan biri ise bu gücü günlük hayatın vazgeçilmez parçası yapmaya aday. Kaliforniya merkezli NDB yani Nano Diamond Battery isimli batarya firması, yakın zamanda yaptığı bir açıklama ile bütün dikkatleri üzerinde toplamayı başardı. Açıklamaya göre cep telefonlarında kullanılan bataryalar, nükleer teknoloji sayesinde 9 yıl dayanacak şarja sahip olabilir.
Henüz prototip üretimi aşamasında olan bu çalışmaya göre enerji devrimine kapı açacak olan bu bataryalar, nükleer atıkla çalışacak. Yani çeşitli işlemler için kullanılan ve ardından yok olması binlerce yıl süreceği için okyanusların tabanında ya da yer altında depolanan nükleer atıklar, bu çalışma ile cep telefonlarının bataryalarında kullanılabilecek. Üstelik cep telefonunda 9 yıl şarj sunacağı öngörülen bu bataryaların daha küçük cihazlarda ve sensörlerde çok çok daha uzun süre enerji sağlayabileceği ifade ediliyor. Yani bu çalışma hayata geçerse hem günlük hayatın en büyük problemlerinden biri olan telefonun şarjının sık sık tükenmesi konusu ortadan kalkacak hem de geleceğe dair büyük bir problem olması beklenen nükleer atıklar, dönüştürülerek tehlikeli atık olmaktan çıkacak.
Her ne kadar koronavirüs pandemisi nedeniyle çalışmalar son dönemde sekteye uğrasa da şirketten yapılan açıklamaya göre çalışmanın ispat aşaması tamamlanmış. Bu da prototipler üzerinde testlerin yapılması ve güvenlik kaygısının ortadan kaldırılmasının ardından bizi yepyeni bir dünyanın beklediği anlamına geliyor. Neden mi? Bir düşünün; şarjı hiç bitmeyen cihazlar ve elektriğe ihtiyaç duymayan cihazlarla hayatımız nasıl değişir?