İklim Değişikligine Odaklanan Mimari
İklimm değişikliğinin gözle görünür bir gerçek olduğu artık herkesin malumu. Dünyamız gitgide daha sıcak bir hal alıyor. Öyle ki her geçen yıl sıcaklık, bir önceki yılın üstünde gerçekleşiyor. Buna sebep olan küresel ısınmanın önüne geçmek için de farklı alanlarda çeşitli çalışmalar yapılıyor, yeni fikirler ortaya atılıyor. Bu yeniliklerin en çok denendiği ve uygulandığı alanlardan biri de mimari.
İklim değişikliğine odaklanan mimari çalışmaların genelinde farklı yaklaşımlar deneniyor. Bu çalışmalar, daha yüksek verimlilik odaklı ve iklim değişikliğine karşı çözüm üretme hedefinde. Örneğin mimarlar ve mühendisler, yeni bir tasarım üzerinde çalışırken artık bu tasarımın enerji ve kaynak verimliliği üzerine sorular soruyor. Böylece yapı maliyetlerini düşürürken enerji ve kaynak verimliliğini de üst seviyeye çıkarmayı hedefliyorlar. İlk başta bu çalışmalar yetersiz görünebilir, ama başarılı olması ve tüm yapılarda uygulanması durumunda dünya genelinde bir farkındalık oluşturmak için oldukça uygun bir alan. Üretimde hangi malzemelerin kullanılacağı, tasarıma yapılacak küçük ama etkili dokunuşlarla enerji verimliliğinin nasıl sağlanacağı ile ilgili tüm fikirler değerlendirmeye alınıyor. Amaç, yeşil mimariyi daha uygulanabilir kılmak.
Bu süreç de sadece fikir aşamasında kalmıyor. Her fikir için modeller oluşturuluyor, simülasyonlar yapılıyor ve en verimli sonuca ulaşılana kadar bu çalışmalar tekrarlanıyor. Öyle ki binaların dışına yerleştirilecek havalandırma sisteminin açısı bile -rüzgarın etkisini belirleyeceği için- özenle düşünülüyor. Böylece yapının ısınması veya aydınlatılması için daha az enerjiye ihtiyaç duyulması hedefleniyor. Tabii işçilik ve yapı malzemelerinin maliyetleri de tek tek hesaplanıyor. Amaç her alanda tasarruf sağlarken mükemmel sonuca ulaşmak.
Hem tasarımcılar hem de mühendisler için iklim değişikliğine odaklanan mimarinin kriterlerinden biri de malzeme ömrü. Sürdürülebilirliğin en önemli kavramlardan biri olduğu günümüz dünyasında hiçbir sektör bundan bağımsız hareket edemez. Sürdürülebilir ürün kriterlerinden birinin de “uzun süre sorunsuzca kullanılabilir olma” olduğu düşünülürse bu kriter daha iyi anlaşılabilir. Kullanılacak her malzemenin mümkün olan en uzun süre işlevini yerine getirecek şekilde tasarlanması ve gerekli durumlarda değişim yerine onarıma uygun olması, iklim değişikliğine odaklanan sürdürülebilir mimarinin olmazsa olmazlarından. Bu hem işletmeler ve kullanıcılar için maliyeti azaltır hem de kaynakların ve enerjinin verimli kullanılmasına yardımcı olur.
Bunu yaparken de sadece teker teker parçaları ele almak değil, tüm sistemi bu açıdan değerlendirmek gerekir. Nasıl ki iklim değişikliğiyle mücadele tek bir alana yapılan yatırımlarla çözülemez, buna odaklanan tasarım çalışmaları da tek bir parçayı mükemmelleştirerek görevini yerine getiremez. Bunu sağlamak için daha geniş bir açıdan bakıp tüm resmi görmek ve tüm sistemi optimize etmek gerekir. Çünkü sistemin bir dişlisinin maliyetli ya da doğaya zararlı olması, diğer parçalardan elde edilen verimin ortadan kalkmasına yol açabilir.
Tabii tüm bu tablonun ve yapılması gerekenlerin üreticilere, kullanıcılara ve tüketicilere de doğru bir şekilde aktarılması şart. Kar-zarar hesaplamasının sadece “para” üzerinde yapılmaması gerekliliği, daha uzun vadeli ve toplumsal faydaya yönelik düşünmenin artık kaçınılmaz olduğuyla ilgili her türlü çalışma, iklim değişikliğine dur demek için yapılması gerekenlere katkı sağlayacaktır. Ne de olsa küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine karşı yapılacak her çalışma, dünyanın en acil ihtiyaçlarının başında geliyor ve her katkının değeri, sandığımızdan çok daha büyük.
İklim değişikliğine odaklanan mimari çalışmaların genelinde farklı yaklaşımlar deneniyor. Bu çalışmalar, daha yüksek verimlilik odaklı ve iklim değişikliğine karşı çözüm üretme hedefinde. Örneğin mimarlar ve mühendisler, yeni bir tasarım üzerinde çalışırken artık bu tasarımın enerji ve kaynak verimliliği üzerine sorular soruyor. Böylece yapı maliyetlerini düşürürken enerji ve kaynak verimliliğini de üst seviyeye çıkarmayı hedefliyorlar. İlk başta bu çalışmalar yetersiz görünebilir, ama başarılı olması ve tüm yapılarda uygulanması durumunda dünya genelinde bir farkındalık oluşturmak için oldukça uygun bir alan. Üretimde hangi malzemelerin kullanılacağı, tasarıma yapılacak küçük ama etkili dokunuşlarla enerji verimliliğinin nasıl sağlanacağı ile ilgili tüm fikirler değerlendirmeye alınıyor. Amaç, yeşil mimariyi daha uygulanabilir kılmak.
Bu süreç de sadece fikir aşamasında kalmıyor. Her fikir için modeller oluşturuluyor, simülasyonlar yapılıyor ve en verimli sonuca ulaşılana kadar bu çalışmalar tekrarlanıyor. Öyle ki binaların dışına yerleştirilecek havalandırma sisteminin açısı bile -rüzgarın etkisini belirleyeceği için- özenle düşünülüyor. Böylece yapının ısınması veya aydınlatılması için daha az enerjiye ihtiyaç duyulması hedefleniyor. Tabii işçilik ve yapı malzemelerinin maliyetleri de tek tek hesaplanıyor. Amaç her alanda tasarruf sağlarken mükemmel sonuca ulaşmak.
Hem tasarımcılar hem de mühendisler için iklim değişikliğine odaklanan mimarinin kriterlerinden biri de malzeme ömrü. Sürdürülebilirliğin en önemli kavramlardan biri olduğu günümüz dünyasında hiçbir sektör bundan bağımsız hareket edemez. Sürdürülebilir ürün kriterlerinden birinin de “uzun süre sorunsuzca kullanılabilir olma” olduğu düşünülürse bu kriter daha iyi anlaşılabilir. Kullanılacak her malzemenin mümkün olan en uzun süre işlevini yerine getirecek şekilde tasarlanması ve gerekli durumlarda değişim yerine onarıma uygun olması, iklim değişikliğine odaklanan sürdürülebilir mimarinin olmazsa olmazlarından. Bu hem işletmeler ve kullanıcılar için maliyeti azaltır hem de kaynakların ve enerjinin verimli kullanılmasına yardımcı olur.
Bunu yaparken de sadece teker teker parçaları ele almak değil, tüm sistemi bu açıdan değerlendirmek gerekir. Nasıl ki iklim değişikliğiyle mücadele tek bir alana yapılan yatırımlarla çözülemez, buna odaklanan tasarım çalışmaları da tek bir parçayı mükemmelleştirerek görevini yerine getiremez. Bunu sağlamak için daha geniş bir açıdan bakıp tüm resmi görmek ve tüm sistemi optimize etmek gerekir. Çünkü sistemin bir dişlisinin maliyetli ya da doğaya zararlı olması, diğer parçalardan elde edilen verimin ortadan kalkmasına yol açabilir.
Tabii tüm bu tablonun ve yapılması gerekenlerin üreticilere, kullanıcılara ve tüketicilere de doğru bir şekilde aktarılması şart. Kar-zarar hesaplamasının sadece “para” üzerinde yapılmaması gerekliliği, daha uzun vadeli ve toplumsal faydaya yönelik düşünmenin artık kaçınılmaz olduğuyla ilgili her türlü çalışma, iklim değişikliğine dur demek için yapılması gerekenlere katkı sağlayacaktır. Ne de olsa küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine karşı yapılacak her çalışma, dünyanın en acil ihtiyaçlarının başında geliyor ve her katkının değeri, sandığımızdan çok daha büyük.