Contech Çağında Çalışan Eğitimine Daha Fazla Yatırım Yapılmalı
Artık teknolojiyi gayrimenkul sektöründen ayırmak mümkün değil. Bir yapının projelendirme aşamasından anahtar teslimine kadar her adımda teknolojiden, özellikle de contech uygulamalarından yararlanılıyor. Yapay zeka, yazılımlar, drone ve özel kameralar, giyilebilir teknolojiler sayesinde daha verimli, daha programlı, daha sağlam, daha işlevsel ve tabii ki daha tasarruflu yapılar inşa etmek mümkün hale geliyor. Üstelik bir yapının çevreye etkisi bile değerlendirilip gerekli düzenlemeler yapılabiliyor.
Peki, tüm sektör ve genel olarak insanlık için bu kadar önemli olan contech hakkında sektörün paydaşları, özellikle çalışanlar yeterli bilgi ve donanıma sahip mi? Sektörün tamamen contech’e geçmesi, temel olarak tüm çalışanların bu kavrama ve uygulamalara hakim olmasıyla mümkün. Teknoloji ile verimliliği bir araya getirebilmek için zincirdeki tüm halkaların aynı vizyona ve görevleri için gereken donanıma sahip olması gerekiyor. Bu durumda contech çağına uyum sağlamak için yapılması gereken şeylerden biri de çalışan eğitimine daha fazla yatırım yapmak.
Gayrimenkul sektöründeki geleneksel anlayış, proje teslim tarihine uyulması ve bütçenin çok aşılmaması başarı olarak kabul edilir. Oysa contech çağında sürdürülebilirlik ve verimlilik için her bir personelin verimli olmasını sağlamak, yapının her aşamasını sürdürülebilir kılmak gerekir gerçek başarıdan söz edebilmek için. Peki, bunu başarmak için neler yapılıyor? ABD’deki okullar inşaat sektörü eğitimine ek yatırımlar yaparak contech’in bir seçenek değil de gereklilik olduğunu ortaya koyuyor. Benzer uygulamaları birçok gelişmiş ülkede görmek mümkün. Hatta Hindistan ve Nijerya gibi gelişmekte olan ülkeler contech uygulamaları için gereken vasıflı iş gücünü hazırlayacak eğitim programlarını artırmış durumda. Yani içinde bulunduğumuz çağda hem devletlerin hem de şirketlerin, çalışan eğitimine odaklanması ve dönemim ruhuna uygun donanımlı kadrolar yetiştirmesi gerekiyor. Bu noktada ilgili birimlere bazı görevler düşüyor.
Geleneksel iş akışını, contech çağına uygun iş akışına entegre etmek şart. Bunu yaparken de kısa ve uzun vadeli performans değerlendirmeleri ve gerekli yönlendirmeler yapılmalı. İş gücünün, gerekli donanıma sahip olabilmesi için uygun kariyer planları hazırlanıp doğru eğitimler verilmeli. Okul eğitiminin dışında şirket içi eğitimlerde de vizyon kadar şirket kültürüne bağlılık da göz önünde bulundurulmalı. İşe alımlarda yeni personel, bu kültür ve vizyona entegre edilmeli. Tüm çalışanların performanslarını artırmak için teknolojiden yararlanılarak yapılan ölçümlere ek olarak doğrudan fikir alışverişi de yapılmalı.
Tüm bunları sağlamak için yapay zeka ve yeni nesil teknolojilerden yararlanmak, mikro ve makro yönetim uygulamalarıyla sıkı denetimleri hayata geçirmek, ölçümleri yapıp verimliliği artıracak yazılım ve programları kullanmak şart. Hepsinin temelinde ise yine vasıflı iş gücü yatıyor. Yani gerekli donanıma sahip çalışanlar yetiştirmek için de bu donanımlara sahip eğitmenlere/çalışanlara ihtiyaç var. Bu da ihtiyaçların belirlenmesi, çözümün üretilmesi ve gerekli eğitimlerin aksatılmaması ile mümkün. Her devletler hem de şirketler için contech çağına ayak uydurabilmenin yolu buradan geçiyor.
Peki, tüm sektör ve genel olarak insanlık için bu kadar önemli olan contech hakkında sektörün paydaşları, özellikle çalışanlar yeterli bilgi ve donanıma sahip mi? Sektörün tamamen contech’e geçmesi, temel olarak tüm çalışanların bu kavrama ve uygulamalara hakim olmasıyla mümkün. Teknoloji ile verimliliği bir araya getirebilmek için zincirdeki tüm halkaların aynı vizyona ve görevleri için gereken donanıma sahip olması gerekiyor. Bu durumda contech çağına uyum sağlamak için yapılması gereken şeylerden biri de çalışan eğitimine daha fazla yatırım yapmak.
Gayrimenkul sektöründeki geleneksel anlayış, proje teslim tarihine uyulması ve bütçenin çok aşılmaması başarı olarak kabul edilir. Oysa contech çağında sürdürülebilirlik ve verimlilik için her bir personelin verimli olmasını sağlamak, yapının her aşamasını sürdürülebilir kılmak gerekir gerçek başarıdan söz edebilmek için. Peki, bunu başarmak için neler yapılıyor? ABD’deki okullar inşaat sektörü eğitimine ek yatırımlar yaparak contech’in bir seçenek değil de gereklilik olduğunu ortaya koyuyor. Benzer uygulamaları birçok gelişmiş ülkede görmek mümkün. Hatta Hindistan ve Nijerya gibi gelişmekte olan ülkeler contech uygulamaları için gereken vasıflı iş gücünü hazırlayacak eğitim programlarını artırmış durumda. Yani içinde bulunduğumuz çağda hem devletlerin hem de şirketlerin, çalışan eğitimine odaklanması ve dönemim ruhuna uygun donanımlı kadrolar yetiştirmesi gerekiyor. Bu noktada ilgili birimlere bazı görevler düşüyor.
Geleneksel iş akışını, contech çağına uygun iş akışına entegre etmek şart. Bunu yaparken de kısa ve uzun vadeli performans değerlendirmeleri ve gerekli yönlendirmeler yapılmalı. İş gücünün, gerekli donanıma sahip olabilmesi için uygun kariyer planları hazırlanıp doğru eğitimler verilmeli. Okul eğitiminin dışında şirket içi eğitimlerde de vizyon kadar şirket kültürüne bağlılık da göz önünde bulundurulmalı. İşe alımlarda yeni personel, bu kültür ve vizyona entegre edilmeli. Tüm çalışanların performanslarını artırmak için teknolojiden yararlanılarak yapılan ölçümlere ek olarak doğrudan fikir alışverişi de yapılmalı.
Tüm bunları sağlamak için yapay zeka ve yeni nesil teknolojilerden yararlanmak, mikro ve makro yönetim uygulamalarıyla sıkı denetimleri hayata geçirmek, ölçümleri yapıp verimliliği artıracak yazılım ve programları kullanmak şart. Hepsinin temelinde ise yine vasıflı iş gücü yatıyor. Yani gerekli donanıma sahip çalışanlar yetiştirmek için de bu donanımlara sahip eğitmenlere/çalışanlara ihtiyaç var. Bu da ihtiyaçların belirlenmesi, çözümün üretilmesi ve gerekli eğitimlerin aksatılmaması ile mümkün. Her devletler hem de şirketler için contech çağına ayak uydurabilmenin yolu buradan geçiyor.